2577 s. İdari Yargılama Usulü Kanunu (İYUK) m. 2’ye göre, iptal davaları; idari işlemler hakkında yetki, sebep, şekil, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılabilir. İtiraz ve dava hakkı bulunan kişiler saptanırken, ilgilinin menfaatinin bulunup bulunmadığı kriterine bakılır. Disiplin cezasıyla cezalandırma kararına karşı başvuru hakkı İYUK m. 14/3-c hükmünde yer alan “ehliyet” ile ilişkilidir. İdari yargıda iptal davası açabilmek, objektif ehliyet yanında sübjektif ehliyet olarak nitelendirilen menfaat ihlali şartının gerçekleşmesine bağlıdır (Sancakdar, ’01, 336; Karaca, ’19, 207). “Menfaat” (intérêt), davacı ile iptalini istediği idari işlem arasındaki bağı, ilgiyi ifade eder (Yücesoy, ’16, 50). Bu bakımdan, idari işlem ile dava açan kişi arasında meşru, güncel, ciddi maddi ve/veya manevi bir ilişkinin bulunması ve bunun olaysal olarak değerlendirilmesi gerekir (D. 5. D, 17.11.15, 15/3194, 15/9080; D. 8. D, 28.6.16, 15/12741, 16/7047).
Soruşturulanın disiplin kararlarına karşı itirazda bulunma ve iptal davası açma hakkı mevcutken (Sancakdar vd, ’19, 217), müşteki, mağdur ve ihbar edenin bu hakka sahip olup olmadığı tartışmalıdır. Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün (CİGM) 17/1 s. Genelgesi Bölüm (D) bent (g)’de, “Disiplin kararları müşteki, ihbarcı ve mağdura tebliğ edilmez. Zira bu kişilerin disiplin kararına karşı herhangi bir itiraz veya dava hakkı bulunmamaktadır.” düzenlemesine yer verilmiştir. “Dosyanın işlemden kaldırılması”, “disiplin cezası verilmesine yer olmadığı” veya “disiplin cezası verilmesi” kararlarına karşı müşteki veya mağdurun itirazda bulunma veya iptal davası açma hakkı olup olmadığı konusunda Danıştay (Dnş.) ve Bölge İdare Mahkemeleri (BİM.) kararları arasında birlik bulunmadığı göze çarpmaktadır. Mağdur veya müştekiye itirazda bulunma veya iptal davası açma olanağı tanımanın, yaptırımın ağırlaştırılmasına cevaz vermek anlamına gelebileceği ve aleyhe karar verme yasağının ihlaline yol açabileceği ileri sürülmüştür (Özbudak, ’17, 102-103; Başa, ’12, 50-51; Göçgün, ’12, 52). Yük. Mah.’lerin azınlıkta kalan kimi kararları, memurlar hakkındaki şikâyetlerin disiplin suçunun ihbarı niteliği taşıdığı, disiplin cezalarının hizmetin iyi işlemesi ve memurun uyması gereken düzenleme ve yasaklara uyulmasının sağlanması amacıyla getirildiği ve şikâyetçinin haklarını doğrudan ilgilendirmeyen tek taraflı işlem niteliğinde olduğu, bu nedenle anılan kararlara karşı mağdur veya müştekinin itirazda bulunma ve iptal davası açma hakkı bulunmadığı yönündedir (D. 12. D, 11.2.20, 18/10348, 20/1090; D. 5. D, 11.11.20, 20/3517, 20/5020; D. 5. D, 12.10.16, 16/10231, 16/4463; Ank. BİM. 2. D, 24.12.20, 20/603, 20/2338; İst. BİM. 2. D, 29.12.20, 19/1972, 20/2073). Bundan çıkan sonuç, itirazda bulunma ve iptal davası açma hakkının yalnızca disiplin cezasıyla cezalandırılan memura tanındığıdır (D. 5. D, 28.10.52, 51/3477, 52/2730). Bizim de katıldığımız diğer yazarlar ise aksi fikirdedir (Aslan-Altındağ, ’19, 116-117; Sancakdar vd, ’19, 217; Karaca, ’19, 209; Azak, ’21, 243). Yük. Mah.’lerin baskın görünen kararları, müşteki veya mağdurun, bahse konu kararlara karşı itirazda bulunma ve dava açma hakkını kullanabilmesinin disiplin cezası yönünden meşru, şahsi ve güncel bir menfaatinin bulunmasına bağlı olduğu (D. İDDK, 10.12.09, 08/860, 09/2836), şikâyet konusu olayın doğrudan kişilik haklarına saldırı niteliğinde olması ve bu yönüyle şikâyetçiyi maddi/ manevi yönden doğrudan etkilemiş olmasının idarî yargıda menfaat ihlâlinin varlığı için yeterli sayılacağı istikametindedir (D. İDDK, 8.6.17, 15/4626, 17/2481; D. 5. D, 30.11.17, 16/7186, 17/23533; D. 8. D, 7.10.20, 16/11309, 20/4119; D. 8. D, 5.3.20, 16/11396, 20/1550; D. 12. D, 5.10.18, 18/1866, 18/3645; Ank. BİM. 4. D, 9.9.21, 21/1748, 21/1653; İst. BİM. 7. D, 25.5.21, 21/274, 21/750; Erz. BİM. 3. D, 3.5.21, 21/346, 21/1025; Gaz. BİM. 5. D, 2.6.20, 20/342, 20/864; İzm. BİM. 2. D, 5.3.20, 20/239, 20/344; İzm. BİM. 5. D, 8.5.20, 20/353, 20/367; Sam. BİM. 3. D, 1.10.18, 18/1048, 18/783). Ör. fiili tecavüz (tokat atma vs.) veya hakaret etme (D. 8. D, 21.1.14, 13/6566, 14/86), tehditte bulunma (D. 8. D, 5.12.14, 14/9911, 14/9748), cinsel taciz ve intihal gibi fiiller mağdur veya müştekinin doğrudan kişilik haklarına saldırı niteliğindedir. Buna karşılık doğrudan mağdur veya müştekiyi hedef almayan resmi ilanları yırtmak, uyuşturucu madde kullanmak ve kuruma ait araç ve gereçleri kaybetmek gibi ihlallerde menfaat ilişkisinden söz edilemez.
Dnş. ve BİM. kararlarına göre, disiplin soruşturması sonucunda disiplin amiri veya disiplin kurulu (DK) tarafından şikâyet edilen memur hakkında ceza verilmesi halinde de, aleyhe değiştirme yasağına rağmen şikâyetçi tarafından daha ağır bir ceza verilmesi gerektiği savıyla iptal davası açıldığında ihlal edilen bir menfaati bulunduğu kabul edilir (D. İDDK, 11.6.18, 16/1963, 18/3118; Ank. BİM. 12. D, 11.3.21, 21/203, 21/251).
Bu kabulün doğal sonucu olarak, doğrudan mağdur veya müştekiyi hedef alan fiillerde disiplin soruşturması sonucunda verilen kararın niteliğine bakılmaksızın soruşturulan yanında mağdur veya müştekiye de tebliği gerekir (Karaca, ’19, 209). Ancak uygulama istisnasız aksi yönde gelişmiştir.
Durumu birkaç örnekle somutlaştırmak gerekirse; E. CBS’de Z. Kâtibi S.G.K.’nın, aynı birimde görevli Yazı İşleri Müd. M. G. ile Z. Kâtipleri Ö. K. ve Ü. Ş. hakkında verdiği -mobing, iş arkadaşlarına söz veya hareketler sataşmak fiillerin muhatabı konumunda olduğunu iddia ettiği- şikâyet dilekçesi üzerine yapılan disiplin soruşturması sonucunda şikâyet olunanlar haklarında disiplin cezası verilmesine yer olmadığına karar verilmesine yönelik karara karşı iptal davası açmada menfaati vardır (Erz. BİM. 3. D, 27.4.21, 21/613, 21/912). AYM, şikâyetçinin memur hakkındaki şikâyeti üzerine verilen disiplin soruşturması açılmaması kararına yönelik başvurusunu, medeni hak ve yükümlülük kapsamında görmediğinden konu bakımından kabul edilemez bulmuştur (AYM, Hayati Yıldırım, 17/38399, 13.2.20; aynı mealde: AYM, Mevlüt Can, 14/12954, 14.11.18). 4688 s. KGSK m. 19 gereğince, memurun mensubu olduğu sendika veya diğer meslek kuruluşu tarafından da üyelerinin ortak çıkarlarının korunması için ve hukuki yardım gerekliliğinin ortaya çıkması halinde disiplin cezasına karşı temsilen iptal davası açılabilir (D. 12. D, 20.9.12, 11/453, 12/4893; D. İBK. 3.3.06, 05/1, 06/1; Sam. BİM. 4. D, 13.10.20, 20/574, 20/842). Dnş, devlet memurluğundan çıkarma (DMÇ) cezasına karşı soruşturulanın mahiyetinde görev yaptığı üniversite rektörlüğünün dava açma ehliyeti bulunmadığına karar vermiştir (D. 8. D, 12.5.08, 07/3156, 08/3414).
KAYNAKÇA
Sancakdar, Oğuz, Disiplin Yaptırımı Olarak Devlet Memuriyetinden Çıkarma ve Yargısal Denetimi, Yetkin Y, Ank. ’01.
Karaca, Egemen, Üniversitelerde Disiplin Rejimi, Yetkin Y, Ank. ’19.
Yücesoy, Ayşe Aslı, İdari Yargılama Hukukunda İptal Davalarında Menfaat (İdari Yargıda Sübjektif Dava Ehliyeti Koşulu), Seçkin Y, Ank. ’16.
Sancakdar, Oğuz/ Altınok Çalışkan, Elif/ Dursun, Gizem/ Seyhan, Serkan/ Yağcı, Pınar, Disiplin Hukuku, Turhan Kitabevi Y, Ank. ’19.
Özbudak, Coşkun, Disiplin Cezaları İtiraz Üzerine Artırılabilir mi?, THD, C: 12, S: 127, Mrt. ’17.
Başa, Şafak, Aleyhe Düzeltme Yasağı (Reformatio In Peius) İlkesinin Disiplin Hukukunda Uygulanabilirliği, Denetim D, Y: 25, S: 119, ’12.
Göçgün, Muhammed, Disiplin Cezalarına Karşı Başvuru Yolları, (YYLT), MÜSBE, İst. ’12.
Aslan, Zehreddin/ Altındağ, Halil, Memurların Disiplin ve Ceza Soruşturması, 2. Bs, Seçkin Y, Ank. ’19.
Azak, Kerim, Akademik Personelin Disiplin Rejimi, Adalet Y, Ank. ’21.
PDF OLARAK OKUYUN: Mağdur Veya Müştekinin Disiplin Cezası Kararına Karşı İtirazda Bulunma Ve/Veya İptal Davası Açma Hakkı Bulunup Bulunmadığı Sorunu