PDF FORMATINDA OKUYUN: Hükümlünün İstemiyle Hapis Cezasının İnfazının Ertelenmesi ve Geri Bırakılması (İK m. 17)
A. Kavramsal çerçeve ve Yasal Düzenleme
Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun (İK) m. 5/1 uyarınca mahkeme, kesinleşen ve yerine getirilmesini onayladığı cezaya ilişkin hükmü CBS’ye gönderir. Prensip olarak kesinleşen ilam, hükmü veren mahkemenin bulunduğu yerdeki CBS’ye gönderilir. Savcı, bir hukuka aykırılık görmediği cezanın aynen yerine getirilmesini sağlamakla yükümlüdür. Kesinleşen cezanın “derhâl” ve “kesintisiz” yerine getirilmesi esastır. Ancak, cezanın, bir sosyalleştirme aracı olarak insan onuruna uygun biçimde infazı gerekmektedir. Kanun koyucu, hükümlü ve ailesi için mahkûmiyetin amacı dışında ortaya çıkabilecek kimi ağır neticeleri bertaraf etmek için, hapis cezasının infazının, bir süreliğine ertelenebileceğini öngörerek bazı hâllerde bu kuraldan ayrılmıştır (Dönmezer-Erman, ’83, 243).
“Erteleme” sözcüğü, tehir, tecil, talik anlamındadır. Erteleme yerine geri bırakma ve ara verme kavramları da kullanılmaktadır. Yrg, cezanın infazının ertelenmesiyle, toplumsal barışın temini ve sürdürülmesine hizmet edildiğini vurgulamıştır (Y. 18. CD, 9.4.19, 19/336, 19/6920). İK m. 17’de düzenlenen cezanın infazının ertelenmesi müessesesi, TCK m. 51’deki hapis cezasının ertelenmesi müessesesinden farklıdır. İK m. 16’da öngörülen cezanın bölünerek infazının aksine İK m. 17’de -İK m. 17/4’teki istisna hariç- prensip olarak henüz infazına başlanmamış hapis cezasının infazının ertelenmesi hâli düzenlenmiştir.
“Hükümlünün istemiyle infazın ertelenmesi” başlıklı İK m. 17 hükmü şöyledir;
“(1) Kasten işlenen suçlarda üç yıl, taksirle işlenen suçlarda ise beş yıl veya daha az süreli hapis cezalarının infazı, çağrı üzerine gelen hükümlünün istemi üzerine, Cumhuriyet Başsavcılığınca ertelenebilir.
(2) Erteleme, her defasında bir yılı geçmemek üzere en fazla iki kez uygulanabilir.
(3) Erteleme süresi içinde, hükümlü hakkında kasten işlenen bir suçtan dolayı kamu davası açılması hâlinde, erteleme kararı kaldırılarak ceza derhal infaz olunur.
(4) Birinci fıkrada belirtilen hapis cezalarının infazına başlanmış olsa bile, hükümlünün yükseköğrenimini bitirebilmesi, ana, baba, eş veya çocuklarının ölümü veya bu kişilerin sürekli hastalık veya malullükleri nedeniyle ailenin ticari faaliyetlerinin yürütülebilmesinin veya tarım topraklarının işlenebilmesinin imkânsız hâle gelmesi veya hükümlünün eş veya çocuklarının sürekli hastalık veya malullükleri nedeniyle bakıma muhtaç olmaları ya da hükümlünün hastalığının sürekli bir tedaviyi gerektirmesi gibi zorunlu ve çok ivedi hâllerde, Cumhuriyet Başsavcılığınca bir yılı geçmeyen sürelerle hapis cezasının infazına ara verilebilir. Ancak bu ara verme iki defadan fazla olamaz.
(5) Erteleme isteminin kabulü, güvence gösterilmesine veya diğer bir şarta bağlanabilir.
(6) Bu madde hükümleri;
- a) Terör suçları, örgüt faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlar ve cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlardan mahkûm olanlar,
- b) Mükerrirlere özgü infaz rejimi uygulanmasına karar verilenler,
- c) Disiplin veya tazyik hapsine mahkûm olanlar,
hakkında uygulanmaz.”
Cezasının infazı isteği üzerine ertelenen hükümlünün infaz kurumu dışında geçirdiği süre infazdan sayılmamaktadır (Özgenç, ’20, 33).
B. İNFAZIN ERTELENMESİNİN Hukukî NiteliĞİ
Savcının cezanın infazını erteleme kararının hukuki niteliği doktrinde tartışmalıdır. Bir görüşe göre, cezanın infazının ertelenmesi kararı savcı tarafından verildiğinden yargısal değil idari niteliği haizdir (Kunter-Yenisey, ’05, 1069). Bizim de katıldığımız diğer görüşe göre, savcının erteleme kararı hem bir yargı kararı, hem de idari karar özelliği taşıdığından karma niteliktedir (Kartal, ’21, 6).
C. Hükümlünün İstemiyle İnfazın Ertelenmesinin Koşulları
- Hükümlünün Talebinin Bulunması
İK m. 17/1 ve 5’te geçen “hükümlünün istemi üzerine” ibaresinden da anlaşılacağı üzere, hapis cezasının İK m. 17/1 uyarınca ertelenebilmesi için hükümlünün “talebinin” bulunması gerekir. Maddede geçen “kendiliğinden gelme” ibaresinin, talebin hükümlü tarafından bizzat yapılması gerekmediği şeklinde geniş yorumlanması gerektiği düşüncesindeyiz. Bu itibarla hükümlünün çağrı belgesinde belirtilen süre içinde, iradesine aykırı olmaması koşuluyla vekili aracılığıyla yapılan başvuru da usule uygun kabul edilmelidir (aynı yönde: Kamer, ’07, 244; Mecit, ’17, 550; Erdoğan, ’16, 271; Aldemir, ’12, 248; aksi yönde: Akkaya, ’15, 539). Eşi, babası, annesi veya bir başka yakını tarafından talepte bulunulamayacağını düşünmekteyiz (aynı yönde: Aldemir, ’12, 248; Yıldırım, ’18, 101). Nitekim uygulamada da hükümlünün akrabaları veya yakınları tarafından yapılan başvurular genellikle kabul edilmemektedir.
Talep koşulunun, İK m. 17/4 kapsamındaki erteleme bakımından da geçerli olduğunu düşünmekteyiz (kısmen aynı yönde: Yıldırım, ’18, 85). Doktrinde, açıkça istemde bulunma ibaresi fıkrada zikredilmediği için istem olmadığında da savcının infazı erteleyebileceği savunulmuştur (Demirbaş, ’19, 444; Yıldırım, ’18, 102).
- Cezanın Belli Limiti Geçmemesi
İK m. 17/1 ve Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yönetmelik (İY) m. 43/1’e göre, cezasının infazının ertelenmesi için, söz konusu cezanın “kasten” işlenen suçlarda “3 yıl veya daha az”, “taksirle” işlenen suçlarda “5 yıl veya daha az” süreli “hapis” cezası olması gerekir. Hapis cezası, bu süreleri aşıyorsa infazın ertelenmesine karar verilemez. Söz konusu süre, koşullu salıverilme hükümleri uygulanarak veya tutukluluk süreleri mahsup edilerek bulunan bakiye ceza değil, ilâmda yazılı olan asıl ceza miktarıdır (Taşkın, ’75, 280; Aldemir, ’12, 245-246; Yıldırım, ’18, 86).
- Yakalama Kararı Çıkarılmamış Olması
Hapis cezasının İK m. 17 uyarınca ertelenebilmesi, İK m. 17/1 uyarınca hükümlü hakkında “yakalama kararı” çıkarılmamış olmasına bağlıdır. Zira hükümlünün çağrı kâğıdının kendisine tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde kendiliğinden gelerek infaz savcılığına başvurması şarttır. Hükümlü hakkında kasten işlenen suçlarda 3 yıldan taksirle işlenen suçlardan 5 yıldan az olarak verilen hapis cezasının infazı için İK m. 19/1 uyarınca çıkarılan çağrı kâğıdının tebliği üzerine 10 gün içinde Cumhuriyet başsavcılığına (CBS) başvurmuş, kendisine Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği (Açık Yön.) m. 9/3-a uyarınca gönderileceği açık kurum belirlenip 10 gün süre verilerek ilgili kurumu teslim olması tebliğ edildikten sonra hükümlü hakkında henüz yakalama kararı çıkarılmadan erteleme talebinde bulunmuşsa, bu talebinin değerlendirilmesi gerekir. Çağrı kâğıdının usule aykırı tebliği üzerine çıkarılan yakalama kararı sonrasında gerçekleşen talepler de bu niteliktedir. Bu gibi hallerde hükümlü iyi niyetli olduğunu göstermiş ve hakkında henüz yakalama koşulları oluşmamıştır. Bu itibarla hakkındaki cezanın ertelenmesi imkânı bulunduğu kabul edilmelidir. Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün (CİGM) 14.1.77 t. ve 63417 s. görüşünde aksi yönde fikir beyan edilmesine karşın, yakalama kararı çıkarılmasına rağmen hükümlü yakalanamayıp kendiliğinden CBS’ye teslim olsa bile, artık erteleme talebinde bulunamayacağını düşünmekteyiz. Bir görüşe göre, hükümlü hakkında çıkarılan yakalama emrini dayanılarak yakalandıktan sonra infazın ertelenmesini talep eder ve bu talebi makul ve geçerli bir sebebe dayanırsa kabul görebilir (Yıldırım, ’18, 102).
Ç. İnfazın Ertelenmesi ve Ara Verilmesi Nedenleri
- İnfazına Henüz Başlanmamış Cezalarda
Hükümlü hakkındaki cezanın infazına henüz başlanmamışsa, erteleme talebinin kabule değer görülmesi bakımından İK m. 17/1’de her hangi bir neden öngörülmemiştir. Önceki düzenlemede yer alan “derhal infazın, hükümlü veya ailesi için mahkûmiyetin amacı dışında ağır bir zarara neden olması” koşulu yeni düzenlemede aranmamıştır. İK m. 17’de infaz savcısının takdir yetkisini ne şekilde kullanacağına ilişkin açıklık bulunmaması, erteleme taleplerinin zaman zaman somut gerekçeye dayanılmaksızın reddedilmesi sonucunu doğurmakta ve kişiye bağlı keyfi uygulamalara yol açmaktadır. Bu nedenle savcının erteleme konusundaki takdiri yönünden maddenin uygulanabilirlik şartlarının netleştirilmesi gerekmektedir. Kanundaki belirsizliğe rağmen, keyfiliğin önüne geçilmesi için, İK m. 17/1 kapsamında kalan cezaların derhal infazının hükümlü veya ailesi için mahkûmiyetin amacı dışında ağır olmasa da önemli bir zarara neden olacağının anlaşılmasına bağlı tutulması isabetli olacaktır. Ör. hükümlünün yakın zamanda bir sınava hazırlanması, devam mecburiyeti arayan üniversitede öğrenime devam etmesi, kendisi ya da çocuklarının nişan veya evlenme törenlerine hazırlık yapması, belli sürede yerine getirmesi gereken bir taahhüdünün bulunması, çalıştığı işyerinde asaletini yakın zamanda tamamlaması, kayak hocası olarak kış mevsiminde ve turizmci olarak yaz mevsiminde çalışıyor olması, esnaf olarak işyerini değiştirmeye hazırlanması, öğretmen olarak öğrencilerini sınava hazırlaması, milletvekili, belediye başkanı veya muhtar adaylığı kesinleştiğinden seçim çalışmalarına katılması gibi nedenler bu kapsamda mütalaa edilebilir (Mecit, ’17, 550). Erteleme talebinin haklı nedenlere dayandırılıp belgelendirilmesi ve doğruluğunun gerekirse kolluk marifetiyle araştırması uygun olacaktır.
- İnfazı Devam Eden Cezalarda
Hükümlü hakkında kasten işlenen suçlarda 3 yıl veya daha az, taksirle işlenen suçlarda 5 yıl veya daha az süreli hapis cezasının “infazına başlanmış” olsa bile, İK m. 17/4 uyarınca aşağıda da ayrıca belirtilen “hükümlünün yükseköğrenimini bitirebilmesi”, “ana, baba, eş veya çocuklarının ölümü veya bu kişilerin sürekli hastalık veya malullükleri nedeniyle ailenin ticari faaliyetlerinin yürütülebilmesinin veya tarım topraklarının işlenebilmesinin imkânsız hâle gelmesi” veya “hükümlünün eş veya çocuklarının sürekli hastalık veya malullükleri nedeniyle bakıma muhtaç olmaları” ya da “hükümlünün hastalığının sürekli bir tedaviyi gerektirmesi” gibi zorunlu ve çok ivedi hâllerden bir veya bir kaçı gerçekleşmişse CBS tarafından hapis cezasının infazına ara verilebilir. İK m. 17/4’te zikredilen nedenler henüz infazına başlanmayan cezalar yanında infazına başlanmış cezaların da infazına ara verilmesine imkân tanımaktadır.
Hükümlünün mazeretini doğrulayan öğrenim belgesi, ölüm ve nüfus kaydı, tapu senedi, doktor raporu gibi belgeleri de sunması gerekir. Savcının bu hâlde de mazeretin doğruluğunu araştırma yetkisi vardır.
a) Yüksek Öğrenimin Tamamlanması
Hükümlünün “yükseköğrenimini bitirebilmesi” cezasının infazına talep üzerine ara verilmesi nedenleri arasındadır (İK m. 17/4). “Yükseköğrenim” ibaresiyle kastedilen; ortaöğretime dayalı ve en az 4 yarıyılı kapsayan her kademede (üniversite, yüksekokul ve akademi) ön lisans, lisans ve lisansüstü düzeylerde yapılan eğitim-öğretimin tümüdür (2547 s. YÖK m. 3/a-b). İhdas amacı dikkate alındığında, yükseköğrenimini bitirmesine 2 yıldan fazla süre kalmış hükümlülerin İK m. 17/4 kapsamına girmediğini düşünmekteyiz. Bu kişilerin olası mağduriyeti “Öğretimden yararlanma” başlıklı İK m. 76’daki düzenlemeyle telafi edilmektedir.
b) Ticari ve Tarımsal Faaliyetlerin Yürütülmesinin İmkânsız Hâle Gelmesi
Hükümlünün “ana, baba, eş veya çocuklarının ‘ölümü’ veya bu kişilerin ‘sürekli hastalık’ veya ‘malullükleri’ nedeniyle ailenin ‘ticari faaliyetlerinin’ yürütülebilmesinin veya ‘tarım topraklarının işlenebilmesinin’ imkânsız hâle gelmesi” cezanın talebe bağlı olarak ara verilebilmesi nedenlerindendir (İK m. 17/4).
c) Sürekli Hastalık veya Malullük Nedeniyle Bakıma Muhtaç Olma
Hükümlünün “eş veya çocuklarının ‘sürekli hastalık’ veya ‘malullükleri’ nedeniyle bakıma muhtaç olmaları” cezanın talep üzerine ara verilmesi nedenlerinden biridir (İK m. 17/4). “Malullük” (disability), süreklilik arz eder nitelikteki bir çalışma engeli ya da çalışmayı kısıtlayıcı hâldir (Keleşoğlu, ’04, 292). “Sürekli (kronik) hastalık”, 3 ayı aşan ve tedaviye yanıt vermeyen hastalıkları ifade eder. Bunlar; diyabet, yüksek tansiyon, kalp rahatsızlıkları, KOAH, artrit, kanser, astım, Alzheimer, KLL, kronik böbrek yetmezliği, epilepsi, multipl skleroz, ALS, obezite, osteoporoz, kistik fibroz, ülser vb. hastalıklardır. 65+ bireylerin hemen tamamında en az bir sürekli hastalık vardır (Karakoç Kumsar-Taşkın Yılmaz, ’14, 63-67). Sürekli hastalık ve malullük hâlleri doktor raporuyla belgelendirilmelidir.
ç) Hastalığın Sürekli Tedaviyi Gerektirmesi
Hükümlünün “hastalığının sürekli bir tedaviye gerektirmesi” cezanın talep üzerine ara verilmesine nedendir (İK m. 17/4). Doktrinde, sürekli tedavi gerektiren hastalıklar ibaresiyle neyin ifade edilmek istendiğinin maddede açıklanmaması eleştirilmiştir (Yıldırım, ’18, 88). Biz bu görüşe katılmamaktayız. Zira anılan ibareyle kastedilenin esasen kronik hastalıklar olduğunda tereddüt bulunmamaktadır. Kronik hastalıklar, 3 aydan fazla devam eden, sürekli tıbbi bakım ve tedavi gerektiren hastalıklardır. Yukarıda da zikredildiği üzere, anomali, kalp rahatsızlıkları, epilepsi, kronik böbrek yetmezliği, kanser, hemofili, diyabet, kistik fibrozis, astım, talassemi, kalp-damar hastalıkları, AIDS vb. hastalıklar bu türdendir (Bektaş Akpınar-Aşkın Ceran, ’19, 140-149). Hükümlünün hastalığının sürekli bir tedaviyi gerektirip gerektirmediğinin doktor raporuyla tevsik edilmesi şarttır.
d) Diğer Hâller
İK m. 17/4’te infaza ara verilme mazeretleri sınırlı değil, örnekleme suretiyle sayılmıştır (Yıldırım, ’18, 89). Kapsama girecek diğer hâllerin tespiti savcının takdirindedir. Ör. hükümlünün iş araması, kendisi veya oğlu için nikah tarihi alması, karısının doğum yapması ve infaz kuruma alınması hâlinde ailesine bakacak kimsesi bulunmaması, kısa süre sonra üniversite sınavına girmesi, yüksekokuldan mezuniyetini müteakip 8 aylık stajını tamamlamak zorunda olması da İK m. 17/4 kapsamında zorunlu ve çok ivedi hâllerdendir.
D. İnfazın Ertelenmesinin Güvence veya Şarta Bağlanması
İK m. 17/5 ve İY m. 43/5 uyarınca erteleme isteminin kabulü, “güvence” gösterilmesine veya “diğer bir şarta” bağlanabilir. Bu durum, iki kez erteleme söz konusu olduğunda, her bir erteleme için de geçerlidir. İK m. 17/5’teki ihtiyari koşulun aranmasının nedeni talebi realize etmek ve hükümlünün kaçmasını zorlaştırmaktır. Kanunda diğer bir şart ibaresine açıklık getirilmemiş ise de, bunun herkes tarafından kabul edilebilir ve gerçekleştirilmesi mümkün (makul) bir şart olması gerektiği belirtilmektedir (Yıldırım, ’18, 85, 107). Özellikle uzun süreli ertelemenin şarta (haftada bir kollukta imza gibi) bağlanması yerinde olacaktır. Ertelemenin güvenceye bağlanması durumunda, hükümlü takdir edilecek uygun miktardaki güvence bedelini yatırırsa erteleme imkânından yararlanacaktır. Teminatın türü veya miktarı savcı tarafından belirlenmekle birlikte, nakdi olanının seçilmesi daha uygundur. Ceza süresi ve hükümlünün sosyo-ekonomik durumu, teminat miktarının tayininde belirleyici unsur olarak kabul edilebilir. Hükümlünün ekonomik durumu zayıfsa, kendisinden teminat istenmeyebilir. Teminat, hükümlünün ödeme gücünü aşan miktar olarak da belirlenmemelidir. Şahsi kefalet kötüye kullanıma elverişli oluşu ve yaptırımının da bulunmayışı nedeniyle güvence olarak tercih edilmemelidir (aynı yönde: Yıldırım, ’18, 107; aksi yönde: Aldemir, ’12, 249).
Uygulamada CBS tarafından düzenlenen tahsil fişi ile hükümlünün belirlenen miktarı maliyeye yatırarak makbuzu dosyasına konulmak üzere ibrazı istenmektedir. İK. m. 17/5’te güvence parasının ne şekilde iade edileceği veya hazineye irat kaydına alınacağı konusunda düzenleme bulunmaması, uygulayıcıları CMK m. 115’i referans almaya itmiştir. Doktrinde, mahkemeden veya hâkimden karar alması gerekmeksizin maliye hazinesine irat kaydı için müzekkere yazabileceği ileri sürülmüştür (Yıldırım, ’18, 108). Uygulamada, cezası ertelenen hükümlünün erteleme süresi sonunda teslim olduğunda yatırdığı güvence kendisine ödenmekte, geçerli mazereti bulunmaksızın her hangi bir CBS’ye teslim olmadığında, esas cezayı veren ya da cezalar birden çoksa en yüksek cezayı veren mahkemeden güvence parasının hazineye irat kaydına karar verilmesi talep edilmekte, mahkeme kararı da ilgili mal müdürlüğüne gönderilmektedir. Yrg uygulaması da aynı yöndedir (Y. 1. CD, 19.2.18, 17/2086, 18/610; 1. CD, 17.4.17, 17/1074, 17/1262; 11. CD, 25.6.15, 14/18231, 15/27527; 15. CD, 23.9.13, 13/14233, 13/13687; 19. CD, 3.12.15, 15/9632, 15/8039). Mevcut belirsizlik, İK m. 17’ye “Hükümlü, erteleme süresinin bitiminde cezasının infazı için kendiliğinden gelirse güvence bedeli kendisine iade edilir. Aksi hâlde, geçerli mazereti dışında, hazineye irat kaydı için esas mahkemesinden karar alınır.” şeklinde bir hüküm eklenerek giderilebilir. İşaret edelim ki, erteleme süresi sonunda cezanın infazı için müracaat etmediği takdirde teminatın hazineye gelir olarak kaydedileceğinin hükümlüye tebliğ edilmemiş olması, teminatın hazineye gelir kaydedilmesine engeldir. Nihayet süresinde teslim olan hükümlü teminatının bir yakınına verilmesini ister ve noterden alınmış vekâletname de ibraz edilirse, teminat bu kişiye de ödenebilir (Atalay, ’15, 62).
E. İnfazın Ertelenme Süresi
Erteleme, cezanın infazına başlanmadığı hâllerde (İK m. 17/1), her defasında “1 yılı”, cezanın infazına başlandığı hâllerde (İK m. 17/4) her seferinde “1 yılı” geçmemek üzere en fazla “iki kez” uygulanabilir (İK m. 17/2, 17/4). Savcı, üst sınırı aşmamak koşuluyla durumun gereklerine göre en uygun süreyi belirlemelidir. Aksi takdirde ertelemeden beklenen yarar sağlanamayacaktır. Ör. 10.10.22’te infaza 6 ay süreyle ara verilmişse, ilk ara verme süresi 10.4.23’te sona erer; ikinci 6 aylık ara verme ise 10.4.23’te başlayıp 10.10.23’te son bulur. Kanunda açıklık yok ise de, savcının hükümlünün talep ettiği erteleme süresinin miktarıyla bağlı olduğunu kabul etmek gerekir. Hâl böyle olunca, ör. hükümlü 4 ay erteleme talebinde bulunduysa, savcı duruma göre 3 ay cezanın ertelenmesine karar verebilecekken, 5 ay ertelenmesine karar veremez. Keza ilk erteleme azami 1 yıl yerine 6 ay olarak verilmiş ve süre bitiminde mazereti devam ediyorsa, artık sadece bir kez daha azami 1 yıl ertelemeye karar verilebilir; ilk ertelemeden arta kalan 6 ay için üçüncü bir erteleme kararı verilemez. Erteleme süresinin başvuru değil, karar tarihinden itibaren başlayacağı görüşündeyiz. İK m. 17/4 uyarınca hapis cezasının ertelenebilmesi (infazına ara verilmesi) için infazına başlanması gerekir. Cezasının infazına henüz başlanmadığı aşamada hükümlünün istemi üzerine İK. m. 17/1 gereğince iki kez 6 aylık sürelerle cezasının infazının ertelenmesine karar verildikten sonra son 6 aylık erteleme artık 1 yıl erteleme şeklinde değiştirilemeyeceği gibi, üçüncü kez de ertelenemez (Y. 1. CD, 5.12.16, 16/3852, 16/4155).
F. İçtimalı Cezalarda Erteleme
Cezaların infazının hükümlünün isteği üzerine ertelenmesinin her bir ceza yönünden “ayrı ayrı” mı, yoksa “toplam ceza” üzerinden mi değerlendirileceği hususunda kanunda açıklık yoktur. Hükmolunan cezaların, nitelikleri itibarıyla bağımsız oluşuna, bu cezaların mutlak anlamda birbirinden bağımsız biçimde infaz edileceği sonucu bağlanamaz. Aksi takdirde infaz süreci fiilen bölünerek her bir ceza yönünden ŞT ve DS tedbiri hükümlerinin de ayrı ayrı uygulanmasına kapı aralamış olacaktır (aynı yönde: Kamer, ’07, 243; Yıldırım, ’18, 86; aksi yönde: Aldemir, ’18, 246). Nitekim Ankara CBS’ye gönderilen CİGM’nin 24.8.15 t. ve 1297/54967 s. görüşünde, İK. m. 17 kapsamındaki ertelemenin toplam ceza üzerinden değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bunun yanı sıra, DS tedbiri uygulanarak cezası infaz edilen hükümlü hakkında DS süresi içerisinde bir başka cezasının kesinleşerek infaza verilmesi halinde, her iki ceza içtima edilmeli, sonraki cezanın da artık ertelenmesi cihetine gidilmemelidir. Nihayet, içtimaa dâhil edilen cezalardan birinin kasıtlı, diğerinin taksirli suça ilişkin olması halinde, her iki cezanın 3 yılı aşıp aşmadığına bakılarak ertelemenin değerlendirilmesi gerektiği düşüncesindeyiz. Bundan çıkan bir başka sonuç, cezasının infazı sırasında infaz kurumunda bulunan hükümlünün başka bir cezasının infazının talep üzerine ertelenemeyeceğidir.
G. İnfazın Ertelenemeyeceği Hâller
İK m. 17/6’de hükümlünün cezasının infazının ertelenmesi, infazına başlanmışsa infazına ara verilmesi talebinin kabul edilemeyeceği hâller düzenlenmiştir. Bu hususta kanun koyucu savcıya takdir yetkisi tanımamıştır. Aşağıda belirtilen hâllerde alınan ceza kasıtlı suçlarda 3, taksirli suçlarda 5 yıllık sürenin altında kalmış olsa dahi istek üzerine ertelenemez (İK m. 17/6). Söz konusu erteleme engelleri İK m. 16 değil sadece İK m. 17/1 yönünden geçerlidir. Kanunda açıklık bulunmamakla birlikte, ceza zamanaşımının dolmasına az bir zaman kala gerçekleşen erteleme talebinin reddi gerekir. Aksinin kabulü, zamanaşımı nedeniyle hükmün infaz kabiliyetinin ortadan kalkmasına yol açacaktır.
- Terör Suçlarından Alınan Hapis Cezası
“Terör suçları”ndan alınan cezaların infazı, ceza kasıtlı suçlarda 3, taksirli suçlarda 5 yıllık sürenin altında kalmış olsa dahi istek üzerine ertelenemez (TK m. 17/6-a). 3713 s. TMK m. 2’de, 1. maddede tanımı yapılan terör kapsamında yer alan amaçlara ulaşmak için meydana getirilmiş örgütlerin mensubu olup da, bu amaçlar doğrultusunda diğerleri ile beraber veya tek başına suç işleyen veya amaçlanan suçu işlemese dahi örgütlerin mensubu olan kişinin “terör suçlusu” sayılacağı ifade edilmiş; terör örgütüne mensup olmasa dahi örgüt adına suç işleyenlerin de terör suçlusu kabul edileceği belirtilmiştir. 3713 s. TMK m. 2/3’te TCK m. 302, 307, 309, 311 ilâ 315 ve 320 ile 310/1’de yazılı suçların terör suçları olduğu ifade edilmiş; 3713 s. TMK m. 2/4’te TCK m. 79 ilâ 82, 84, 86, 87, 96, 106 ilâ 109, 112 ilâ 118, 142, 148, 149, 151, 152, 170, 172 ilâ 174, 185, 188, 199, 200, 202, 204, 210, 213 ilâ 215, 223, 224, 243, 244, 265, 294, 300, 316 ilâ 319 ile 310/2’de yer alan suçlar, 2863 s. K. m. 68’de tarif edilen suç, 4926 s. K.’daki suçlar, 6136 s. K.’daki suçlar, 6831 s. K. m. 110/4-5’te tanımlanan kasten orman yakma suçları ve AY m. 120 gereğince OHAL ilan edilen bölgelerde OHAL ilanına neden olan olaylara ilişkin suçların 3713 s. K. m. 1’de belirtilen amaçlar doğrultusunda suç işlemek üzere kurulmuş bir terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi durumunda terör suçu (bkz. Turinay, ’15, 64 vd.) sayılacağı vurgulanmıştır (Tanım için ayrıca bkz. Y. 16. CD, 4.10.17, 15/2605, 17/5049). Ör. 2911 s. K.’ya muhalefet suçu TMK m. 3 ve 4’te belirtilen suçlardan değildir (Y. 16. CD, 26.5.15, 15/101, 15/1617).
- Örgüt Faaliyeti Çerçevesinde İşlenen Suçlardan Alınan Hapis Cezası
Hükümlünün aldığı cezanın dayandığı suç “örgüt faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlar”dan biriyse, bu cezanın infazı hükümlünün talebi üzerine ertelenemez (İK m. 17/6-a). Örgütlü suç kavramından; TCK m. 6/1-j gereğince suç işlemek için örgüt (TCK m. 220’deki genel örgüt veya mül. 4422 s. K. m. 1’deki çıkar amaçlı suç örgütü) kurmak, yönetmek, bu örgüte üye olmak veya örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suç anlaşılır (Y. 16. CD, 4.10.17, 15/2605, 17/5049).
- Cinsel Dok. Karşı İşlenen Suçlardan Alınan Hapis Cezası
“Cinsel dok. karşı işlenen suçlardan” alınan cezanın infazı istek üzerine ertelenemez (İK m. 17/6-a). Bunlar; cinsel saldırı (TCK m. 102), çocuğun cinsel istismarı (m. 103), reşit olmayanla cinsel ilişki (m. 104) ve cinsel taciz (m. 105) suçlarıdır. Bu bakımdan bir suçun cinsel amaçla (ör. TCK m. 109/5) veya cinsel dok. karşı suçlarla birlikte işlenmesi, o suçu cinsel dok. karşı suç kategorisine sokmamaktadır.
- Tekerrür Hükümleri Uygulanan Hapis Cezası
“Mükerrirlere özgü infaz rejimi” uygulanmasına karar verilen cezalar ertelenemez (İK m. 17/6-b). Bu bakımdan, hükümlünün ilk defa mı, ikinci defa mı mükerrir olduğunun önemi bulunmamaktadır.
- Disiplin Hapsi Cezası
“Disiplin hapsi”nin infazı istek üzerine ertelenemez (İK m. 17/6-c). CMK m. 2/1-l’de disiplin hapsi (ör. CMK m. 60, 71, 124, 203; İİK m. 337, 339) bakımından öngörülen erteleme yasağının infaz aşaması için geçerli olmaması karşısında, İK m. 17/6-c’de özel olarak düzenlenmesi yerinde olmuştur.
- Tazyik Hapsi Cezası
“Tazyik (zorlama) hapsi”nin (ör. İİK m. 338/2, 340, 341, 343, 344) infazı talep üzerine ertelenemez (İK m. 17/6-c). Tazyik hapsi niteliği itibariyle disiplin hapsine benzemektedir.
- Adli Para Cezasından Çevrili Hapis Cezası
Ödenmeyen “adli para cezasından (apc) çevrili hapsin” infazı ertelenemez (İK m. 106/9). Doğrudan tayin edilen apc ödenmediği için İK m. 106/3 gereğince hapis cezasına çevrilmiş ise, söz konusu hapis, bu cezanın ödenmesine yönelik tazyik hapsi niteliği taşımaktadır. Burada apc hapse çevrilmiş olmasına rağmen aslında infaz edilen apc’dir. Esasen ödenmeyen apc’den çevrili hapis de bir tazyik (zorlama) hapsi niteliğindedir. Bandırma CBS’ye gönderilen CTE’nin 11.12.17 t. ve 80770 s. görüşünde, İK m. 106/9’da öngörülen erteleme yasağının İK m. 17’de düzenlenen hükümlünün istemiyle cezanın ertelenmesine getirilen bir sınırlamadan ibaret olduğu, dolayısıyla apc’den çevrili hapis cezasının İK m. 17 gereğince ertelenemeyeceği belirtilmiştir.
- DS Tedbiri Uygulanarak İnfaz Edilen Hapis Cezası
İnfazına başlanmış hapis cezasının İK m. 105/A uyarınca DS tedbiri uygulanmak suretiyle infazı aşamasında hükümlünün imza yükümlülüğüne ara verilmesini talep etmesi hâlinde, DSHY m. 43 ve 45 hükümleri işletilerek mesele halledilebilir. Cezanın infazının ertelenmesi veya ara verilmesi nedenleri infaz kurumunda bulunmaya göre belirlenmiş olduğundan, böyle bir durumda CBS tarafından DS tedbirinin infazın devamı niteliğinde olduğu algısıyla İK m. 16 ve m. 17/4 hükümlerinin işletilmemesi gerekir.
Ğ. Karar Mercii
İK m. 17’de düzenlenen nedenlere dayalı infazın ara verilmesi veya ertelenmesi kararları savcı tarafından verilir. Fakat bunun hangi yer savcısı olduğu konusunda yasada açıklık bulunmamaktadır. HSK’nın 18.7.13 t. ve 33058 s. genel yazısında işaret edilen yerleşik uygulama, erteleme kararının hükmün verildiği yer mah.’nin bağlı olduğu veya hükümlünün yerleşim yeri adresinin bulunduğu yer CBS tarafından verilmesi gerektiği yönündedir. Bu itibarla başka yer CBS’ye verilen erteleme talebi dilekçesi ve mazereti belgeleyen evrakın, bu iki yerden birine gönderilmesi gerekmektedir. Nihayet CBS tarafından verilecek erteleme kararı biri hükümlüye verilmek, biri infaz dosyasına, biri de infaza ara verme kartonuna (Kalem Yön. m. 35) konulmak üzere 3 suret olarak düzenlenir; hükümlünün yeni çekilmiş fotoğraflarından biri erteleme kararına, biri infaza konu ilama yapıştırılarak mühürlenir. Erteleme kararının ayrıca hükümlüye tebliği de şarttır.
H. Kanun Yolları
Hükümlünün cezasının ertelenmesi veya infazına ara verilmesi isteminin reddine karar verilmesi halinde, İK m. 17’de bu karara karşı bir kanun yolu öngörülmemiştir. Bunun sonucu olarak erteleme veya infaza ara verilmesi talebinin reddi kararına karşı yapılan “itiraz” infaz hâkimliği veya başka bir merci tarafından incelenemez. Nitekim Yrg’ın yerleşik görünen son uygulaması da aynı yöndedir (Y. 1. CD, 15.10.18, 18/2590, 18/4134; 1. CD, 1.10.18, 16/6276, 18/3757; 8. CD, 7.9.15, 15/12273, 15/21050; 9. CD, 17.4.14, 13/9306, 14/4791; 11. CD, 15.9.14, 14/11425, 14/14866; 19. CD, 21.1.16, 15/36111, 16/704). İnfazın ertelenmesi talepleri, çektirilecek cezanın hesabında duraksamaya neden olan bir durum olarak da değerlendirilemeyeceğinden, İK m. 98’de belirtilen mahkemeden karar istenmesini zorunlu kılmaz (Y. 10. CD, 14.4.14, 14/2577, 14/2611; 12. CD, 14.11.11, 11/11301, 11/4822). AYM de, infazın ertelenmesi talebinin reddi yönündeki CBS kararına karşı kanun yolu öngörülmemesine ilişkin şikâyeti, “medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlık” ya da “suç isnadının” esasının karara bağlanması, dolayısıyla adil yargılanma hakkı kapsamına girmediğine hükmetmiştir (Mehdi Burak, 6.12.17, 14/13647; Topo Kaya, 14/5363, 5.12.17). Zile CBS’ye gönderilen CİGM’nin 5.7.15 t. ve 45066 s. görüşünde, İK m. 17’ye göre CBS tarafından infaza ara verilmesi talebinin reddi halinde, hükümlü ya da vekili tarafından bu işleme karşı infaz hâkimliğine yapılacak itiraz ya da şikâyetin ilamın infazının geri bırakılması sonucunu doğurmayacağı, dolayısıyla itiraz merciince karar verilinceye kadar geçecek sürede cezanın infazına başlanabileceği belirtilmiştir. Kanaatimizce İK m. 17’ye, “Cumhuriyet savcısınca verilen erteleme talebinin reddi kararına karşı infaz hâkimliği nezdinde itirazda bulunulabilir.” şeklinde bir hüküm eklenerek hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayan söz konusu belirsizliğin giderilmesi isabetli olacaktır.
I. Ertelemenin Sona Ermesi
İnfazın ertelenmesi, belirlenen erteleme süresi bitiminde sona erer. Bu olasılıkta erteleme sona erdiğinde, takip edecek işlemin ne olacağı hususunda kanunda belirsizlik vardır. Hükümlünün ertelemeye karar veren CBS yerine erteleme süresi içinde başka bir yer CBS’ye de infazın gerçekleşmesi için teslimi mümkündür. Uygulamada erteleme süresi sona erdiğinde cezanın infazı için yeniden çağrı kâğıdı haklı olarak çıkarılmamakta, müracaat etmesi gerektiğini bilmesine rağmen kendiliğinden teslim olmayan hükümlü hakkında İK m. 19/1’de geçen “kaçma ve kaçacağına dair şüphe uyandırma” hâlinin gerçekleştiği kabul edilerek infaz amaçlı yakalama emri düzenlenmektedir. Aynı şekilde erteleme süresi dolmadan yükümlülüklere aykırılık veya başka bir nedenle erteleme kararı geri alındığında davetiye tebliği gerekmeksizin CBS tarafından yakalama emri çıkarılmaktadır.
Erteleme süresi içinde, hükümlü hakkında “kasten” işlenen bir suçtan dolayı “kamu davası açılması” (iddianamenin kabul edilmesi) hâlinde, erteleme kararı kaldırılarak ceza derhal infaz olunacaktır (İK m. 17/3, İY m. 43/3). İşlenen suçun taksirli suç olması, ertelemenin kaldırılmasına yol açmamaktadır. İK m. 17/3’te yeni suçun erteleme süresi içinde işlenmesinin şart olup olmadığına açıklık getirilmemiştir. Düşüncemize göre, erteleme kararından önce işlenen bir suç nedeniyle erteleme süresi içerisinde kamu davası açılması hâlinde, erteleme kararı kaldırılmamalıdır (aynı yönde: Mecit, ’17, 551; Erdoğan, ’16, 273). Erteleme kararının kaldırılmasına karar verme yetkisi savcınındır. Düzenlemenin işlerliği için erteleme süresi içerisinde zaman zaman UYAP üzerinden hükümlü hakkında açılan bir kamu davası bulunup bulunmadığı kontrol edilmelidir. Bir hâl çaresi olarak, uyuş. madde kullanma suçundan verilen KDAE kararında olduğu gibi, UYAP’a bir buton eklenmek suretiyle kamu davası açıldığında infaz savcılığına uyarı gönderilmesi sağlanabilir.
KAYNAKÇA
Akkaya, Çetin, Cezaların İnfazı ve İnfaz Hukuku, 5. Bs, Adalet Y, Ank. ’15.
Aldemir, Hüsnü, Türk İnfaz Hukuku ve İnfaz Yargılaması, Bilge Y, Ank. ’12.
Atalay, Osman, İnfaz Hukuku, 2. Bs, Adalet Akademisi Y, Ank. ’15.
Bektaş Akpınar, Nilay/ Aşkın Ceran, Merve, Kronik Hastalıklar ve Rehabilitasyon Hemşireliği, AMÜSBFD, C: 3, S: 2, May. ’19.
Demirbaş, Timur, İnfaz Hukuku, Seçkin Y, Ank. ’19.
Dönmezer, Sulhi/ Erman, Sahir, Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku – III, Fakülteler Matbaası, İst. ’83.
Erdoğan, Oktay, İnfaz Hukuku, 2. Bs, Adalet Y, Ank. ’16.
Kamer, Vehbi Kadri, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı, 2. Bs, Adalet Y, Ank. ’07.
Karakoç Kumsar, Azime/ Taşkın Yılmaz, Feride, Kronik Hastalıklarda Yaşam Kalitesine Genel Bakış, ErcÜSBFD, C: 2, S: 2, Ar. ’14.
Kartal, Pınar Memiş, Cezanın İnfazının Ertelenmesi Sebeplerinin Güncel Gelişmeler Çerçevesinde Değerlendirilmesi, CHD, C: 14, S: 1, Mrt. ’21.
Keleşoğlu, Arif, Maluliyet Kavramı, Sorunlar ve Türkiye’deki Uygulamalar, Eurasian J. Pulmonol, C: 6, S: 6, Tem. ’04.
Kunter, Nurullah/ Yenisey, Feridun, Muhakeme Hukuku Dalı Olarak Ceza Muhakemesi Hukuku, 13. Bs, Beta Y, İst. ’05.
Mecit, Kemal, İnfaz Hukuku, 4. Bs, Adalet Y, Ank. ’17.
Özgenç, İzzet, COVID-19 Salgınının Anayasa Hukuku, İdare Hukuku, Ceza Hukuku, Vergi Hukuku ve Milletlerarası Hukuk Alanında Sebebiyet Verdiği veya Verebileceği Sorunlar ve Bunlara İlişkin Çözüm Önerileri, (in: TÜBA Covid-19 Küresel Salgını: Hukuki Değişim ve Etkileşimler Raporu), TÜBA Y, Ank. ’20.
Taşkın, Ahmet, Hürriyeti Bağlayıcı Cezaların İnfazına Ara Verilmesi ve Ertelenmesi Halleri, YD, Y: 30, S: 113, Oc. ’75.
Turinay, Faruk Y, Ceza Hukukunda Terör Örgütü Kavramı, TBBD, S: 116, Oc-Şub. ’15.
Yıldırım, Zeki, Türk İnfaz Hukukunda Kısa Süreli Hapis Cezalarının Özel İnfaz Usulleri, CHD, C: 13, S: 38, Ar. ’18.