PDF OLARAK OKUYUN: Hükümlü ve Tutukluların Cinselliğinin ve Gebeliğinin Sonlandırılması
I.- CİNSELLİĞİN SONLANDIRILMASI
Kimi hükümlü ve tutukluların (h/t) “cinselliğin sonlandırılması” talebinde bulundukları görülmektedir. Kastrasyon, kişilerin cinsel faaliyette bulunma ve üreme kabiliyetini geri dönüşü olmayacak şekilde cerrahi ya da kimyasal yolla tamamen sonlandıran veya geçici olarak donduran bir müdahaledir (Yenidünya-Yaşar, ’13, 348; Yenerer Çakmut, ’03, 123). Sterilizasyon (kısırlaştırma) ise, kişilerin cinsel faaliyette bulunma yeteneğine zarar vermeksizin kadınlarda yumurtalıkların, erkeklerde ise sperm kanallarının kapatılması yoluyla üreme yeteneğinin ortadan kaldırılmasıdır (Küçük, ’15, 300; Kızılırmak, ’19, 1028).
Türk hukukunda sterilizasyon, tıbbi sakınca olmadığı takdirde reşit kişinin isteği üzerine yapılabilir; kişi evli ise, eşinin de rızası gerekir (2827 s. Nüfus Planlaması Hakkında Kanun m. 6/2, Rahim Tahliyesi ve Sterilizasyon Hizmetlerinin Yürütülmesi ve Denetlenmesine İlişkin Tüzük m. 10). Tıbbi müdahaleye rıza kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardan olduğundan, müdahale için vasinin değil bizzat ilgilinin aydınlatılmış onamı aranır. 2827 s. K. m. 4/3 ve 2/4 uyarınca ameliyat sırasında gerçekleşen tıbbi zorunluluk dışında kişinin isteğiyle (rızasıyla) dahi olsa kastrasyon işlemi yapılamaz. Normal bireyler için geçerli olan bu durumdan h/t’ler bakımından ayrılmak için neden yoktur.
II.- GEBELİĞİN SONLANDIRILMASI
Rahim içinde istenmeyen ceninin tahliyesi “gebeliğin sona erdirilmesi” (küretaj) suretiyle gerçekleştirilir. Mevzuatımızda gebeliğin sonlandırılması, kürtaj, rahim tahliyesi, çocuk düşürme ve düşürtme vb. ibareler eş anlamlı kullanılmaktadır (Yılmaz, ’19, 3312). Ülkemizde ceninin ahlaki statüsü ve kadının bedenine sahip olma hakkı çerçevesinde belli bir süreye kadar gebeliğin sonlandırılmasına izin verilmektedir. Gebeliğin 10. haftası doluncaya kadar annenin sağlığı açısından tıbbi sakınca olmadığı takdirde gebenin isteği üzerine tahliye yapılabilirken, 10. haftadan sonra rahim ancak gebelik, annenin hayatını tehdit etmiş veya edecekse yahut doğacak çocuk ile onu takip edecek nesiller için ağır maluliyete neden olacaksa doğum ve kadın hastalıkları uzmanı ve ilgili daldan 1 uzmanın objektif bulgulara dayanan gerekçeli raporları ile tahliye edilebilir (2827 s. Nüf. Pln. K m. 5/1-2, Rahim Tah. ve Ster. Hiz. Yür. ve Den. İliş. Tüz. m. 5/1-2). Bununla birlikte, rahim tahliyesi için gebe kadın, reşitse kendisinden, evliyse kendisiyle birlikte eşinden, küçükse kendisiyle birlikte velisinden, vesayet altında olup da reşit ya da mümeyyiz değilse kendisi ve vasisi yanında sulh hukuk mahkemesinden onay almak zorunludur (2827 s. Nüf. Pln. K. m. 6/1-2). Bunun yanında acil müdahalede bulunulmadığı takdirde hayatı veya hayati organlarından biri tehdit altına girecek ise, rıza koşulu aranmayacaktır (2827 s. Nüf. Pln. K. m. 6/3). TCK m. 99/6’da 20 haftayı geçmeyen ve cinsel saldırı suçu sonucu oluşmuş gebeliklerin sonlandırılabileceği hükme bağlanmıştır. 18 yaşını tamamlamayan kadının istemi ile yasal velisinin isteminin çakışması hâlinde, velinin iradesine üstünlük tanınması eleştiriye açıktır (aynı yönde: Sert, ’13, 55; Uyumuz-Avcı, ’16, 609). Yrg, kadın ve eşinin onayı alınmasına rağmen tıbbi bir zorunluluk yokken kadının tüplerini bağlamak (tüp ligasyonu) suretiyle geri dönülemez şekilde kısırlaştırılması eyleminin suç oluşturacağını belirtmiştir (Y. 5. CD, 4.4.17, 15/10129, 17/1263). Söz konusu düzenlemeler h/t’ler bakımından da uygulama alanı bulmaktadır.
AİHM, gebeliğin sonlandırılması konusunda doğrudan karar vermekten kaçınmakta, karar verme hususunda üye ülkelere takdir yetkisi tanımaktadır (AİHM, Vo. v. Fransa, 53924/00, 8.7.04). Mah, kanser hastası olan ve hayati tehlikesi bulunan kadın için yasal gebeliğin sona erdirilmesi hakkının olmamasını ihlal olarak değerlendirmiştir (AİHM, A.B.C. v. İrlanda, 25579/05, 16.12.10). AYM, 18 yaşından küçük olup zor ve tehdit sonucu yaşadığı cinsel birliktelikten gebe kalan mağdurun ailesinin söz konusu gebeliğin sonlandırılması talebinin görevsiz olunduğu gerekçesiyle sulh ceza hâkimliğince reddedilmesi, akabinde Cumhuriyet Başsavcılığı (CBS) tarafından Adli Tıp Kurumu’ndan (ATK) gebeliğin sonlandırılmasının hem anne hem de cenin için yararlı olacağı yönünde rapor alınması, daha sonrasında soruşturma dosyasının yeniden sulh ceza hâkimliğine yollanması üzerine karar verilmesine yer olmadığı cihetine gidilmesi şeklinde gelişen olaya ilişkin başvuruyu değerlendirmiş, zaman faktörünün kritik öneme sahip olduğu yaklaşık 2 aylık sürede gebeliğin sonlandırılmasına karar verilmediğini, böylelikle mağdurun gebeliğin sonlandırılması imkânına erişmesinin imkânsız kılındığını belirterek ihlale hükmetmiştir (AYM, R.G, 17/31619, 23.7.20).
KAYNAKÇA
Kızılırmak, Baran, Kimyasal Kastrasyonun Cinsel Suç Faillerine Uygulanabilirliği Üzerine Kapsamlı Bir İnceleme, MarÜHFHAD, C: 25, S: 2, Ar. ’19.
Küçük, Tevfik Sönmez, Bir Ceza Hukuku Yaptırımı Olarak Zorunlu Kastrasyonun Anayasa Hukuku Açısından İncelenmesi, GÜHFD, C: XIX, S: 4, ’15.
Sert, Gürkan, Üreme Haklarının Yasal Temelleri ve Etik Değerlendirme, İKGV, İst. ’13.
Uyumuz, Alper/ Avcı, Yasemin, Türk Hukuku’nda Gebeliğin Sonlandırılması, İnÜHFD, C: 7, S: 1, Tem. ’16.
Yenerer Çakmut, Özlem, Tıbbi Müdahaleye Rızanın Ceza Hukuku Açısından İncelenmesi, Legal Y, İst. Oc. ’03.
Yenidünya, Caner/ Yaşar, Yusuf, Kastrasyon Cinsel Suç Faillerine Uygulanabilecek Uygun Bir Yaptırım Mıdır?, TAAD, Y: 4, S: 14, Tem. ’13.
Yılmaz, Candan, Gebeliğin Sonlandırılmasında İzin Verilen Yasal Sürelere İlişkin Karşılaştırmalı İnceleme, DEHFD, (Durmuş Tezcan Armağanı), C: 21, S: Özel, ’19.