PDF FORMATINDA OKUYUN: Hükümlü ve Tutuklular Hakkında “Tek Tip Kıyafet” Uygulaması (İK ek m. 1)
ABD’nin başını çektiği kimi ülkelerde, hükümlü ve tutuklular (h/t), tanınmaları ve kontrol edilmelerini temin yanında kaçmaları riskini azaltmak veya yakalanmalarını kolaylaştırmak amacıyla diğer popülasyondan ayırt edilebilen kıyafet giymek zorunda bırakılmaktadır. Söz konusu ülkelerde, tutuklularla hükümlüleri birbirinden ayırmak, farklı güvenlik kategorilerini belirtmek ve hükümlülük süresi ya da işledikleri suç baz alınarak renk kodlaması yapılmaktadır. CPT, Ukrayna’da müebbet hapis hükümlülerine, sırtında “lifer” (müebbetlik) yazılı parlak portakal rengi üniformalar giydirilmesini damgalayıcı ve onur kırıcı bulmuştur [20.7.07 t. Ukrayna Raporu, CPT/ Inf-(07) prg. 22]. Güvenlik kaygılarından kaynaklansa dahi, bu tür uygulamalar haklı ve mazur görülemez (Ash, ’10, 8). Bu nedenle, birçok ülkede (ör. İngiltere) ıslah amacına hizmet etmediği ve insan onuruna aykırı olduğu gerekçesiyle h/t’lerin siyah beyaz çizgili (black and white prison uniform) ve ok desenli (broad arrow) üniforma giyme mecburiyetine son verilmiştir (Coyle, ’02, 45). İsveç ve Finlandiya gibi birkaç ülkede tasarım ve kumaş yönünden gündelik elbiseye oldukça benzeyen üniforma giyme uygulaması bir yana bırakılacak olursa, günümüz Avrupa’sında tek tip kıyafet uygulaması hemen tamamen terk edilmiştir (Cavadino vd, ’07, 86).
Ülkemizdeki pratiği pek de parlak olmayan tek tip kıyafet uygulaması ’89 yılında mevzuattan çıkarılmışken, Temmuz ’15 tarihli darbe girişimi sonrasında tutuklulardan birinin üzerinde “Hero” (Kahraman) ibaresi yazılı t-shirt ile mahkeme huzuruna çıkmasının kamuoyunda yarattığı rahatsızlık üzerine yeniden gündeme gelmiştir. Uluslararası sözleşmelerin temel felsefesi, h/t’lere uygulanan infaz rejiminin kişiyi ıslah etmesi ve hapsetmenin doğasından kaynaklanan sıkıntıyı daha fazla ağırlaştırmaması yönündedir. BM Asgari Standart Kurallar (SAK) m. 17/1 ve Avrupa Cezaevi Kuralları (ACK) m. 20’de, h/t’lere sunulacak kıyafetlerin herhangi bir üniformayla model ve renk itibariyle benzerlik taşımaması önerilmiş ve onlara hiç bir biçimde onur kırıcı veya aşağılayıcı giysi giydirilmeyeceği vurgulanmıştır. 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun (İK) m. 64/2’de de aynı husus tekrarlanarak hükümlüler için giyinme serbestiyeti öngörülmüştür.
696 s. KHK m. 101 ile İK m. 43/2’ye eklenen (g) fıkrasıyla, kurum idaresince verilen kıyafetleri giymeyi reddeden h/t’ler için disiplin cezası getirilmiştir. 696 s. KHK m. 103 ile İK’ya eklenerek 1.2.18 t. ve 7079 s. Kanun m. 97 ile kanunlaştırılan ek m. 1 hükmü şöyledir:
“(1) 3713 sayılı Kanun kapsamına giren suçlar nedeniyle tutuklu veya hükümlü bulunanlar, duruşmaya sevk nedeniyle ceza infaz kurumu dışına çıkarılmaları durumunda, ceza infaz kurumu idaresince verilen giysileri giymek zorundadır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 309 ila 312 nci maddelerinde düzenlenen suçlardan tutuklu ve hükümlü olanlar badem kurusu; bu maddede belirtilen diğer suçlardan tutuklu ve hükümlü olanlar ise gri renginde göğüs ve pantolon bölümü bitişik (tulum) giysiler giyer. Ancak kadın tutuklu ve hükümlülerin giysileri bitişik şekilde (tulum) olmayabilir. Bu madde hükümleri çocuklar ile hamile kadınlar hakkında uygulanmaz. Kadın tutuklu ve hükümlülerin giysileri ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer hususlar yönetmelikle belirlenir.
(2) Bu maddede öngörülen yönetmelik bir ay içinde yürürlüğe konulur. Bu madde hükümleri söz konusu yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren uygulanır.”
Görüldüğü üzere, TCK m. 309, m. 310, m. 311 ve m. 312’de tanımlanan suçlardan h/t olanların “badem kurusu” renginde; 3713 s. Terörle Mücadele Kanunu (TMK) m. 3’te sayılan TCK m. 302, 307, 313 ilâ 315 ve 320 ile m. 4’te zikredilen suç işlemek üzere kurulmuş bir terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde işlenen TCK m. 79 ilâ 82, 84, 86 ilâ 87, 96, 106 ilâ 109, 112 ilâ 118, 142, 148 ilâ 149, 151 ilâ 152, 170, 172 ilâ 174, 185, 188, 199 ilâ 200, 202, 204, 210, 213 ilâ 215, 223 ilâ 224, 243 ilâ 244, 265, 294, 300, 316 ilâ 319’daki suçlar, 6136 s. Kanun’da tanımlanan suçlar, 6831 s. Kanun m. 110/4-5’teki suçlar, 4926 s. Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nda yer alan suçlar, AY m. 120 gereğince OHAL ilan edilen bölgelerde, olağanüstü halin ilanına neden olan olaylara ilişkin suçlar ve 2863 s. Kanun m. 68’deki suçlardan h/t olanların ise “gri” renkte göğüs ve pantolon bölümü bitişik (tulum) giysiler giymeleri gerekir (İK ek m. 1/1). Ancak kadın h/t’lerin giysileri bitişik şekilde (tulum) olmayabilir (İK ek m. 1/1). Kadınlara yönelik bu istisnanın nedeninin, tek parça tulum giymiş hâldeyken tuvaleti kullanma sırasında bellerine kadar soyunmak zorunda kalmalarından kaynaklanan mahremiyet kaygısı olduğu sanılmaktadır. H/t’ler, sadece anılan suçlar bakımından duruşmaya sevk nedeniyle infaz kurumu dışına çıkarıldıkları hâllerde tek tip elbise giymek zorundadır. Çocuklar ve hamile kadınlar, tutuksuz yargılananlar, diğer adli h/t’ler ve h/t olup başka kuruma nakil veya hastaneye sevk edilenlerin böyle bir zorunluluğu yoktur. Ancak tek tip kıyafet zorunluğunun uygulanması, konuyla ilgili Yönetmeliğin çıkarılması koşuluna bağlanmış ve 24.1.18 tarihine kadar azami süre öngörülmüştür. Geçen süreye rağmen anılan Yönetmelik henüz yayınlamadığından, düzenleme hayata geçememiştir. Düzenlemeden beklenen siyasi faydanın elde edildiği ve müdahalenin ihlale yol açacağı kuvvetle muhtemel görüldüğü için şimdilik tek tip kıyafet uygulamasından vazgeçildiği düşünülmektedir (Yeşil, ’19, 400).
Tek tip kıyafetin zorunlu olduğu ülkelerde duruşma veya mahkeme huzuruna çıkarılma hâli istisna kabul edilmektedir. Tutukluya duruşma sırasında tek tip elbise giydirilmesi, hukuki bir gereklilikten ziyade onun suçlu olduğu ön kabulüne dayanmakta ve ceza niteliği taşımaktadır. Kanaatimizce, h/t’yi teşhir edici belirli bir kıyafeti giyme mecburiyetinde bırakmak insanca muamele ve ayırımcılık yasağına aykırı olması yanında, duruşmaya katılımı önünde tereddüt oluşturarak adil yargılanma hakkının ihlalini de sonuçlayacaktır (aynı yönde: Çataloluk, ’18, 62-65; Şen, ’17, 113-127). CPT’ye göre, h/t’ye kurum üniforması giydirilmesi -deseni ne olursa olsun- rehabilitasyonunun önemli bir kısmını teşkil eden özsaygısını negatif etkiler. Bunun yanında, infaz kurumundaki şartların mümkün olduğunca dışarıdaki şartlara uygun olması anlamına gelen normalleştirme prensibine de uygun düşmez. İHAM da, Jiga v. Romanya (14352/04, 16.3.10) kararında, tutukluya duruşmada hapishane üniforması giyme zorunluluğu getirilmesinin masumiyet ilkesine aykırı olduğu tespitinde bulunmuştur. Hadade v. Romanya (11871/05, 24.9.13) kararında, infaz kurumu üniforması ile mahkeme önüne çıkarılmanın, kamuya açık bir yerde h/t’yi küçük düşürmek ve itibarını zedelemek için yapıldığı durumda, kötü muamele oluşturabileceğini açıklayarak tek tip elbise uygulamasına dolaylı yoldan değinmiştir.
KAYNAKÇA
Ash, Juliet, Dress Behind The Bars: Prison Clothing as Criminality, Ibtauris, London ’10.
Cavadino, Micheal/ Dignan, James/ Mair, George, The Penal System: An Introduction, Sage Publications ’07.
Coyle, Anrdew, Cezaevi Yönetimine İnsan Haklarını Göz Önüne Alan Bir Yaklaşım, International Centre for Prison Studies, London ’02.
Çataloluk, Gökçe, Hukukun İnsan Onuruyla İmtihanı mı?: Mahpuslara Tek Tip Kıyafet Zorunluluğu, Hukuk Defterleri D, S: 11, Oc-Şub. ’18.
Şen, Ersan, Yorumluyorum-16, 1. Bs, Seçkin Y, Ank. ’17.
Yeşil, Ufuk, Hukuk ve İnsan Hakları Bağlamında OHAL Uygulamaları, Alternatif Düşünce ve Medya Y, İst. ’19.