A. KAVRAM VE YASAL ÇERÇEVE

Arapça “kerr” kökünden türetilen tekerrür (récidive) sözcüğünün dilimizdeki anlamı tekrarlanma, yinelenmedir (www.tdk.gv.tr). Disiplin hukukunda tekerrür, cezalandırılan bir fiil veya halin belli aralıklarla işlendiği durumlarda, cezanın arttırılarak bir derece ağır ceza olarak uygulanması anlamına gelmektedir (D. 12. D, 22.3.’21, ’21/1884, ’21/1534). Tekerrür durumuna düşen kimseye ise “mükerrir” (récidiviste) adı verilmektedir (Dönmezer-Erman, ’94, 124).

Doktrinde, kanunlarda tekerrür hükümlerine neden yer verildiği, özellikle tekerrürün son suç için verilecek cezayı ne derece etkileyeceği mevzuları şiddetli tartışmalara neden olmuştur. Tekerrürün mahiyeti, esası ve cezaya etkisini açıklarken, bunun doğal sonucu olarak tekerrür hükümlerinin uygulanma koşullarına da yön veren teoriler temelde ikili bir tasnif çerçevesinde ele alınabilir. Bunlardan ilki, tekerrürün kanunlarda yer almasını istemeyen “ilga teorisidir. Diğerleri, tekerrürü kabul eden teorilerdir. Yalnız bu teorilere taraftar olanlar, tekerrürden dolayı daha fazla ceza verilmesi düşüncesi üzerinde birleşmekle birlikte onun esası ve sebebinde anlaşamazlar. Klâsik okula mensup bazı yazarlar, tekerrürden dolayı cezanın normalden daha fazla tayinini, verilen “cezanın yetersizliği” ile; neo-klâsikler “kusurun ağırlığı” ile açıklarken; “sübjektif teori taraftarları “suçlunun tehlikeliliği” ile izah ederler (Okay, ’52, 331-332; Erem, ’93, 676).

Şüphesiz memurun hangi disiplin cezasıyla karşılaşabileceğini önceden öngörebilmesi için bundan haberdar olması gerekir. Günümüzdeki genel kabul, failin ikinci suçu işlemesiyle birlikte ilk defa suç işleyenlere verilen cezadan beklenen amacın gerçekleşmediği ortaya çıktığına göre, mükerrir olan bu suçlunun ıslah edilerek tehlikeye düşürdüğü topluma yeniden katılımının sağlanması için hakkında farklı bir yaptırım politikası uygulanması gerektiği yönündedir (Arslan-Kayançiçek. ’09, 19). Bu itibarla, disiplin hukukunda tekerrüre, cezanın artırılması değil, daha ağır bir ceza verilmesi sonucu bağlanmıştır.

Disiplin suçlarında tekerrürle ilgili 657 s. Devlet Memurları Kanunu (DMK) m. 125/2 hükmü şöyledir;

Disiplin cezası verilmesine sebep olmuş bir fiil veya halin, cezaların özlük dosyasından silinmesine ilişkin süre içinde tekerrüründe bir derece ağır ceza uygulanır. Aynı derecede cezayı gerektiren fakat ayrı fiil veya haller nedeniyle verilen disiplin cezalarının üçüncü uygulamasında bir derece ağır ceza verilir.

Danıştay (Dnş/D) ve bölge idare mahkemeleri (BİM) kararları, disipline ait yaptırımlar arasında yer alan tekerrür kurumunun sadece kanunla düzenlenebileceği, tüzük, yönetmelik ve diğer alt düzenleyici işlemlerle belirlenemeyeceği görüşünden yanadır (D. 12. D, 22.9.’20, ’18/8364, ’20/2897). Bu nedenle, kamu personeline ilişkin çeşitli kurum ve kuruluşların güncel disiplin yönetmeliklerinde tekerrür düzenlemesine özellikle yer verilmekten kaçınıldığı gözlenmektedir. Buna rağmen 2547 s. Yükseköğretim Kanunu (YÖK) m. 53/D-2, Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü m. 14, Adalet Bakanlığı Disiplin Yönetmeliği (ABDY) m. 30/1, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde Görevli Devlet Memurları Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Yön. m. 14, PTT AŞ’de Çalıştırılacak İdari Hizmet Sözleşmeli Personel Hak. Yön. m. 85, İller Bankası Disiplin Yön. m. 17 hükümleri de aynı paralelde düzenleme içermekte olup halen meridir.

Tekerrüre esas alınan fiile verilen ceza, sonradan işlenen suçtan verilen cezanın “sebep” unsurunu teşkil eder (D. 12. D, 3.2.’20, ’18/8501, ’20/758; D. 12. D, 5.12.’15, ’12/2842, ’15/6358). Sebep suçun sübuta ermemesi (D. 12. D, 28.10.’15, ’14/7433, ’15/5640) yahut tekerrürün koşullarını sağlamaması (D. 5. D, 4.1.’18, ’16/15271, ’18/620) tekerrür hükümleri uygulanacak cezanın sebep unsuru yönünden hukuka aykırı olmasına yol açar.

B. TEKERRÜRÜN ÇEŞİTLERİ

DMK m. 125/2 uyarınca tekerrür dolayısıyla hakkında soruşturma yürütülen memura aşağıda açıklanan iki hâlde fiilinin gerektirdiği cezanın bir derece ağırı olan disiplin cezası verilir. Buna göre, tekerrür; özel tekerrür” (fiilin tekerrürü) ve genel tekerrür” (cezanın tekerrürü) olmak üzere işi şekilde kategorize edilebilir. Aynı fiilin ikinci defa işlenmesi özel tekerrürü (m. 125/2-cüm. 1), aynı cezayı gerektiren farklı fiillerin üçüncü defa işlenmesi hali genel tekerrürü (m. 125/2-cüm. 2) teşkil eder. Diğer bir deyişle, disiplin ihlalleri aynen tekrarlanırsa ikincisinde, aynı yaptırım gerektiren farklı disiplin ihlalleri gerçekleşirse üçüncüsünde tekerrür hükümleri uygulama alanı bulur (Karaca, ’19, 185). Özel tekerrüre ilişkin hüküm, ceza tertibinde bir takım zorluklar doğurmakla birlikte, bu tasnif, kurumun esasını ve uygulanabilirlik şartlarını belirlemek açısından önemlidir.

C. TEKERRÜRÜN KOŞULLARI

  1. Özel Tekerrürün Koşulları

Disiplin cezasının verilmesine sebep olmuş bir “fiil veya hâlin” özlük dosyasından silinmesine ilişkin DMK m. 133’te belirlenen süreler içinde tekrarı hâlinde (ikincisinde) bir derece ağır ceza verilir (DMK m. 125/2-cüm. 1). Burada aynı fiil veya halin, aynı mahiyette ve aynı derecede cezayı gerektirir şekilde ikinci defa işlenmesi söz konusudur (Ank. BİM. 2. D, 16.10.’19, ’19/292, ’19/2234). Bir cezanın özel tekerrür nedeni ile arttırılarak verilebilmesi için önce “bir kanun maddesinin ihlali nedeni ile memura bir ceza verilmesi”, “bu cezanın memura bildirilmesini müteakiben memurun dava açmaması ya da açtığı davanın reddi suretiyle cezanın kesinleşmesi” ve akabinde “önceki cezaya konu fiil ile aynı mahiyette yeni bir fiilin işlenmiş olması” gerekir (D. 12. D, 7.3.’18, ’16/7447, ’18/968). Buna göre, özel tekerrürün oluşması için birlikte gerçekleşmesi aranan koşullar aşağıdaki şekilde açıklanabilir.

a) Önceden Verilmiş Bir Disiplin Cezası Bulunması

Özel tekerrür hükmünün uygulanabilmesi için aranan ilk koşul, memurun daha önce işlediği herhangi bir disiplin suçu nedeniyle bir “disiplin cezası almış” olmasıdır. Bu da, fiil veya halin bir disiplin cezasına bağlanmasını gerektirmektedir. DMK m. 125/1’de disiplin cezaları (A) ile (E) arasında uyarma, kınama, aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması (KİD) ve Devlet memurluğundan çıkarma (DMÇ) şeklinde 5 bent halinde sayılmış, her bendin altında ise belirtilen cezaları gerektiren fiil ve haller alt bentler şeklinde sayma yöntemiyle belirlenmiştir. Yazılı olarak dikkat çekme işlemi DMK kapsamında uygulanabilecek bir disiplin cezası olmadığından, tekerrüre esas alınamaz (İst. BİM. 2. D, 28.11.’19, ’19/1072, ’19/2087).

Farklı tarihlerde işlenmiş olsalar dahi aynı dosya kapsamında irdelenen filler arasında tekerrür ilişkisi kurulamaz (D. 12. D, 8.10.’18, ’15/1517, ’18/3727; İst. BİM. 2. D, 12.6.’18, ’17/8066, ’18/1857). Tekerrürün genel şartları gerçekleşemeyeceğinden, aynı tarihte işlenen suçlardan ötürü başlatılan disiplin soruşturmalarının farklı tarihlerde sonuçlandırılması, tekerrür hükümlerinin uygulanması neticesini doğurmaz (D. 12. D, 24.5.16, ’13/3728, ’16/3162; İst. BİM. 2. D, 25.3.’19, ’19/123, ’19/540). Aynı günde işlenmiş iki suçtan biri hakkında daha önce ceza verilmiş olsa bile, bu ceza diğer suç bakımından tekerrüre esas alınamaz.

Memurun birden çok cezası mevcutsa, bunlardan tekerrür koşulları taşımayanı değil, taşıyanı sonradan işlenen suç bakımından tekerrüre esas alınır. Ör. 9.2.’15-10.2.’15 ve 2.3.’15 tarihlerinde görevine geç gelmesinden dolayı 24.4.’15 tarihli kararla [A-b]  gereğince uyarma cezası verilen, bu cezası 6.4.’15 tarihinde tebliğ olunan ve itirazı DK tarafından reddedilmesiyle kesinleşen, akabinde 23-30.6.’15 ve 1-2-3.7.’15 tarihlerinde görevine gelmemesinden dolayı 24.8.’15 tarihli kararla [A-b] gereğince uyarma cezası verilen, bu cezası E. 1. İdare Mah.’nin 27.10.’17 tarihli kararıyla iptal edilen, en son 9.11.’15 tarihli kararla 31.8.’15 ve 5.10.’15 tarihlerinde görevine geç gelmesinden dolayı [A-b] gereğince uyarma cezası verilmesi gerekirken tekerrür hükümleri uygulanarak kınama cezası verilen memur S.K.T.’nin 24.8.’15 tarihli uyarma cezası mahkeme kararıyla iptal edilmiş ise de, daha önce görevine geç gelmesinden dolayı 24.4.’15 tarihli kararla [A-b] gereğince uyarma cezası aldığından bu cezasına tekerrür hükümlerinin uygulanması hukuka uygundur (Erz. BİM. 3. D, 10.11.’20, ’18/1182, ’20/557).

DMK, affın tekerrüre etkisine ilişkin bir açıklık içermemektedir. Bazı özel yasalarda bu konu özel olarak düzenlenmiştir. Ör. 2547 s. YÖK m. 53/D-2’de kanunla affedilen disiplin cezalarının tekerrüre esas alınamayacağı ifade edilmiştir. Bilindiği üzere, ceza, genel afkapsamındaysa bütün sonuçları ile ortadan kalkar (TCK m. 65/1). ’82 Anayasasını izleyen dönemde dört genel disiplin affı kanunu çıkarılmıştır. Bunlar; 3.1.’86 tarihinden önce işlenen suçlardan verilmiş disiplin cezalarını affeden 25.12.’85 t. ve 3249 s. Kanun”, istisnalar hariç 23.4.’99 tarihinden önceki disiplin suçlarını affeden 18.6.’92 t. ve “3817 s. Kanun”, belli istisnalar hariç 23.4.’99 tarihinden önce işlenen suçlardan verilmiş cezaları affeden 28.8.’99 t. ve “4455 s. Kanun” ve kimi istisnalar hariç 23.4.’99 – 14.2.’05 tarihleri arasında işlenmiş fiillerden dolayı verilmiş disiplin suçlarını affeden 22.6.’06 t. ve “5525 s. Kanun”dur. Şayet genel af kanununda affın disiplin cezalarına da tesir edeceği açıkça hükme bağlanmışsa, önceki ceza yeni işlenen suçtan ötürü tekerrüre esas alınamaz (Keyman, ’65, 117-118). Af kanununda affın disiplin cezalarını etkilemeyeceği açıkça belirtilmişse, önceki ceza tekerrüre esas alınır. Af kanunu, disiplin cezalarına tesir edip etmeyeceği hususunda bir açıklık içermiyorsa, mesele genel hukuk prensiplerine göre halledilir. Bir görüşe göre, bir fiil hem ceza, hem de disiplin hukuku alanında suç teşkil ediyorsa, mahkûmiyeti ortadan kaldıran genel af, söz konusu suçtan verilen disiplin cezası yönünden de aynı sonucu doğurur (Demirel, ’53, 207). Diğer görüşe göre ise, genel af, maddi bir olgu olarak fiilin varlığına, dolayısıyla disiplin cezasına etki etmez (Keyman, ’65, 120; Dursun, ’09, 393; Can, ’16, 1308). Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün (CİGM) 17/1 s. Genelgesi m. 19/1-ç hükmü ve Dnş’ın eski tarihli kararları, DMK m. 125/2’de “cezaların tekerrüründen” değil, disiplin cezalarının verilmesine sebep olmuş bir “fiil veya halin” tekerrüründen bahsettiğinden hareketle genel affa uğramış disiplin cezalarının tekerrüre esas alınması önünde engel bulunmadığı yönündeyken (D. 12. D, 18.6.’01, ’00/4216, ’01/2791; D. 12. D, 8.11.’00, ’00/3109, ’00/3834; İst. BİM. 2. D, 29.6.’18, ’18/179, ’18/2043); güncel kararları, tüm sonuçlarıyla affedilen disiplin cezalarının tekerrüre esas alınamayacağı istikametindedir (D. 12. D, 12.12.’14, ’14/8972, ’14/8956; D. 12. D, 21.11.’11, ’09/4608, ’11/6039; D. 12. D, 25.4.’11, ’08/7793, ’11/1949). Ör. memurun önceki kınama cezasına konu fiil 23.4.’99-14.2.’05 tarihleri arasında işlendiği için 5525 s. Memurlar ile Diğer Kamu Görevlilerinin Bazı Disiplin Cezalarının Affı Hakkında Kanun m. 1 uyarınca genel af kapsamında olması nedeniyle açılan dava üzerine karar verilmesine yer olmadığına karar verilmek ve kesinleşmek suretiyle muktezaya bağlanmışsa, bu ceza aylıktan kesme cezası yönünden tekerrüre esas alınamaz (D. İDDK, 31.10.’13, ’10/1420, ’13/3394). Buna karşılık özel af kesinleşmiş bir cezayı kaldıran, hafifleten veya daha hafif bir cezaya çeviren bir müessesedir. Af kanununda açık hüküm bulunmadığı sürece, önceki ceza özel affa uğramış ise, sadece cezanın yerine getirilmesi olanağı ortadan kalkar ve önceki ceza diğer sonuçlarıyla varlığını sürdürür (TCK m. 65/2). Hâl böyle olunca, özel affa uğramış önceki ceza, sonradan işlenecek suç yönünden prensip olarak tekerrür hükümlerinin uygulanmasına engel teşkil etmez (Keyman, ’65, 118).

Sonradan yürürlüğe giren kanunun önceki cezanın konusunu teşkil eden fiili suç olmaktan çıkarmışsa, bu ceza, TCK m. 7/1 hükmü uyarınca yeni işlenen suç açısından tekerrüre esas alınamaz (D. 8. D, 16.10.’18, ’13/1284, ’18/5821; İzm. BİM. 5. D, 27.11.’18, ’18/1334, ’18/2612). Mülga [C-h]’deki toplu müracaat veya şikâyet etmek suçu buna örnektir. Aynı şekilde dağıtıcı olarak görev yapan G.G.’nin 26.5.’06 tarihli işlem ile kendisi gibi dağıtıcı olarak görev yapan personelin üzerine yürüyerek yumruk atması nedeniyle mülga PTT Personel Yön. m. 117/i uyarınca KİD cezasıyla cezalandırılması gerekmekteyken, geçmiş sicilleri dikkate alınarak 1/25 oranında sözleşme ücretinden kesme cezası ile cezalandırıldığı, sözleşme feshi cezasına konu eylemlerini ise amiri olan başdağıtıcıya karşı gerçekleştirdiği olayda, [D-d]’de mülga PTT Personel Yön. m. 117/i’den farklı olarak aşağılayıcı ve küçük düşürücü hareketler için “amirine veya maiyetine” karşı işlenmesi mümkün olacak şekilde sınırlama yapılması ve iş arkadaşlarını kapsamaması karşısında, tekerrür şartları oluşmadığından tesis edilen sözleşme feshi işlemi hukuka aykırı kabul edilir (D. 16. D, 20.6.’16, ’15/15368, ’16/5427). Bunun gibi mükerririn önceki cezasının dayandığı kanun maddesinin AYM tarafından iptal edilmesi hâlinde de, bu ceza tekerrüre esas teşkil etmez (Arslan-Kayançiçek, ’09, 98).

Tekerrüre esas ceza bulunup bulunmadığı, prensip olarak “özlük dosyası” üzerinden tespit edilir (İst. BİM. 2. D, 25.6.’20, ’19/1407, ’20/713). Mükerrirlik durumu soruşturulanın ikrarı, tanık beyanı vb. delillerle ispatlanamaz. Bu nedenle önceki cezanın varlığı, memurun sicil dosyasında yer alan ceza kararları tebliğ ve kesinleşme tarihlerini gösterir şekilde onaylı suretleri doğru kimlik bilgileri ile memurun uhdesinde görev yaptığı kurumdaki özlük dosyasından temin edilerek saptanmalıdır. İşaret edelim ki, memurun özlük dosyasında yer almayan ceza kararlarının varlığının hukuken kanıtlanması zor olmakla birlikte olanaksız değildir. Gerçekten ikinci suçu yargılama konusu yapan disiplin amiri, daha önceden verilmiş ancak soruşturulanın görev yaptığı kuruma bildirilmesi unutulmuş yahut ihmal edilmiş bir ceza kararına bir şekilde vakıf olup temin etmesi hâlinde, bu kararı tekerrüre esas alması önünde engel yoktur.

b) Önceden Alınmış Cezanın Kesinleşmiş Olması

DMK m. 125/2-cüm. 1’de özel tekerrür hükmü uygulanacak cezaya sebep suçun “silinme süresi içinde” tekerrüründen, m. 125/2-cüm. 2’de disiplin cezalarının “uygulamasından”  söz edilmiştir. DMK m. 133/1’de uyarma ve kınama cezalarında 5 sene, diğer cezalarda 10 yıllık özlük dosyasından silinme sürelerinin cezaların “uygulanmasından” itibaren başlayacağı açıkça belirtilmiştir. Buna göre, uyarma, kınama cezaları verildiği andan, aylıktan kesme cezası verildiği tarihi takip eden aybaşından, KİD cezası prensip olarak verildiği andan ancak memur kadronun son kademesindeyse cezanın verildiği tarihi takip eden aybaşından itibaren uygulanır. Ör. kınama cezası 6.6.’20 tarihinde tesis edilmişse, 5 yıllık silinme süresi 6.6.’25 tarihinde bitmiş olur. DMÇ cezasının ise prensip olarak sicilden silinmesi mümkün değildir.

Öte yandan disiplin cezalarında, kesinleşmeyi müteakip uygulanma değil “derhal uygulanma” kuralı geçerlidir (Çağlayan, ’08, 23-24). Buna göre, disiplin cezaları verildiği tarihten itibaren hüküm ifade eder (tekemmül) ve kesinleşmesi beklenmeden derhal uygulanır (DMK m. 132/1). Aylıktan kesme cezası, cezanın veriliş tarihini takip eden aybaşında 1 kez uygulanır. Ör. uyarma, kınama ve KİD cezaları verildiği anda sicile işlenir. İtiraz üzerine üst makam ya da DK tarafından kaldırıldığında sicilden çıkarılır. Devlet Memurları Disiplin Yönetmeliği (DMDY) m. 33 uyarınca disiplin amirleri, atamaya yetkili amirler veya valilerce verilen disiplin cezaları, kararların verildiği tarihi izleyen 15 gün içinde, DMÇ cezası, kararın verildiği tarihi izleyen 7 gün içinde, disiplin cezalarına karşı yapılan itirazların sonucu, bu husustaki kararın verildiği tarihi izleyen 7 gün içinde memura tebliğ edilir. Doktrindeki baskın fikre göre, tekerrür hükmünün uygulanabilmesi için önceki ceza/ların uygulanması da gerekir (Uz, ’13, 99).

Özel tekerrür hükmünün tatbiki için, önceki cezanın kesinleşmiş olması aranır (D. 5. D, 2.11.’16, ’16/9734, ’16/5348; D. 12. D, 7.3.’11, ’08/6615, ’11/967). Yeni tarihli içtihatların ekseriyeti, özel tekerrürde önceki disiplin cezasının silinme süresi içinde işlenmesinin aranması ve silinme süresinin de disiplin cezasının uygulanması ile başlaması karşısında, önceki disiplin cezasının verilmesini yeterli görmemekte, memura tebliğini” de şart görmektedir (AYM, Seyhan İlğaz, 14/7475, 17.7.’18; D. 12. D, 24.10.’17, ’16/7135, ’17/5009; D. 12. D, 23.3.’16, ’12/6364, ’16/1596; D. 8. D, 13.10.’20, ’16/12662, ’20/4333; Gaz. BİM. 5. D, 30.6.’21, ’19/4383, ’21/1324; İst. BİM. 7. D, 29.12.’20, ’20/1624, ’20/2170). Tebliği ölçü almanın nedeni, disiplin suçunun tekrarı halinde ilgililerin hangi disiplin cezasıyla karşılaşabileceklerini önceden bilmelerini temindir. Uygulanan disiplin cezasından haberdar olmayan ilgilinin, bir sonraki disiplin cezasına konu fiilinde hangi cezaya muhatap olacağını öngörememesi, hukukun genel ilkelerinden olan belirlilik ve öngörülebilirlik ilkesiyle bağdaşmayacaktır (Gaz. BİM. 5. D, 26.4.’22, ’20/1826, ’22/748). Memur İ.K. hakkında ilk disiplin cezası 21.9.’12 tarihinde tesis edildikten sonra 6.11.’12 tarihinde kendisine tebliğ edilmiş, ikinci ikinci fiili ise 24-25.10.’12 tarihinde meydana gelmişse, tekerrüre esas alınan birinci disiplin cezası tesis edilerek memura tebliğ edilmeden önce ikinci fiil işlendiğinden tekerrür hükümleri uygulanamaz (D. 12. D, 24.3.’15, ’14/10218, ’15/1347).

Tekerrüre esas alınan ilk fiilin ve halin doğru vasıflandırılmış ve cezanın doğru tayin edilmiş olması gerekir (D. 12. D, 3.12.’13, ’10/7494, ’13/9442). Memurun ilk eylemi olan mesaiden erken ayrılma fiilinin [A-b]’de düzenlenen fiile birebir uyduğu halde bu fiile karşılık [B-a] uyarınca kınama cezası verilmiş olması ve bu cezanın da tekerrüre esas alınması, ikinci fiilinin de yine [A-b]’deki fiil olması halinde, ilk cezanın kınama olduğundan bahisle bir üst ceza olan aylıktan kesme cezası uygulanamaz (D. 12. D, 3.12.’13, ’10/7494, ’13/9442). Ne var ki, disiplin amiri ve yüksek disiplin kurulu (YDK) tekerrür hükümlerini uygularken, önceki cezanın hukuka uygun olup olmadığını inceleme yetkisine sahip değildir. Eski ceza, hatalı da olsa dikkate alınmalıdır. Bununla birlikte, önceki fiil hakkında idare mah. veya BİM. tarafından iptal kararı verilmişse, bu ceza tekerrür esas alınamaz (D. 12. D, 4.4.’19, ’19/539, ’19/814; Adn. BİM. 1. D, 2.6.’22, ’22/1041, ’22/1855; Ank. BİM. 2. D, 31.10.’20, ’20/2378, ’20/2466). Zira iptal kararı geriye yürür ve ceza hiç verilmemiş gibi sonuç doğurur (D. 12. D, 14.12.’07, ’07/1400, ’07/6184). Özel tekerrür uygulamasında önceki cezanın tebliğini müteakip memurun iptal davası açmaması ya da açtığı davanın reddi suretiyle kesinleşmesi şarttır (D. 12. D, 27.3.’19, ’15/3524, ’19/2277; Adn. BİM. 1. D, 2.6.’22, ’22/1041, ’22/1855). Bunun sonucu olarak önceki cezanın memura tebliğ edilip edilmediği, iptali için dava açılıp açılmadığı, açılmış ise neticesi araştırılmalıdır (D. 12. D, 7.3.’18, ’16/7447, ’18/968). Buna göre, memur A.U.’nun daha önce 21.9.’12 tarihli kararla [B-a] uyarınca kınama cezası ile cezalandırıldığından bahisle 21.12.’12 tarihinde işlediği [B-a]’ya uyan suçtan tekerrür nedeniyle aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi, ancak tekerrüre esas alınan cezanın idare mah. tarafından iptal edilmesi, bu karara karşı idarece istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine BİM. tarafından mahkeme kararının onanması ve 24.2.’15 tarihli karar ile karar düzeltme isteminin de reddi cihetine gidilerek kararın kesinleşmesi halinde, tekerrür şartları oluşmamış demektir (D. 12. D, 27.3.’19, ’15/3524, ’19/2277). Tekerrüre sebep teşkil eden ceza/ların hukuka uygunluğunun yargı kararı ile saptanması, yeniden hukuka uygunluk denetimi yapılmasını engeller (D. 8. D, 26.2.’16, ’15/13244, ’16/1773). Şu halde, önceki cezaya karşı iptal dava açılmış ve dava halen derdest durumdaysa, tekerrür hükümleri uygulanamaz (D. 5. D, 17.4.’19, ’16/16213, ’19/2861; D. 5. D, 17.4.’19, ’16/16213, ’19/2861). Böyle bir durumda konunun “bekletici mesele” kabul edilmesi ve bozma kararı üzerine idare mahkemesince yeniden verilecek kararın sonucuna göre tekrar karar verilmesi gerektiğini belirten içtihatlar da bulunmaktadır (D. 16. D, 27.4.’16, ’15/14415, ’16/2967; D. 12. D, 14.4.’16, ’12/9165, ’16/2215). Kimi içtihatlara göre ise, özel tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için, önceki disiplin cezasının ilgilisine tebliğ edilerek DMK m. 135/2 çerçevesinde idari yönden kesinleşmesi yeterlidir, cezanın aynı zamanda yargısal yönden kesinleşmesi gerekmez (D. 12. D, 27.3.’19, ’15/3524, ’19/2277; D. 12. D, 4.6.’14, ’14/424, ’14/4578; D. 5. D, 22.11.’19, ’16/20131, ’19/6192; Ank. BİM. 2. D, 14.4.’22, ’21/2167, ’22/894; Erz. BİM. 1. D, 5.3.’19, ’18/1742, ’19/428; Gaz. BİM. 5. D, 30.6.’21, ’19/4383, ’21/1324; İst. BİM. 25.3.’19, ’19/123, ’19/540). Ancak önceki cezanın iptali istemiyle dava açıldığı durumlarda, mahkemece öncelikle ikinci cezada disiplin mevzuatına aykırılık bulunup bulunmadığı ve suçun sübuta erip ermediği yönünden değerlendirme yapılması, bu hususlarda bir hukuka aykırılık yok ise önceki cezanın iptali istemiyle açılan davanın neticesinin beklenmesi gerekir (Erz. BİM. 3. D, 31.3.’21, ’18/1225, ’21/518). Doktrinde, idari açıdan kesinleştikten sonra yargısal başvuru yapılsa dahi önceki fiilin tekerrüre esas alınabileceği ileri sürülmüş (Karaca, ’19, 184-185) ise de, bu görüş isabetli değildir. Bilindiği üzere, disiplin cezası, itiraz edilmediğinde 7. günü takip eden gün; itiraz edildiğinde ise itirazın reddine karar verileceği gün kesinleşmiş olur. Dolayısıyla tekerrür süresi de kesinleşme gününü takip eden günden itibaren işleyemeye başlar (CİGM – 17/1 s. Genelge m. 19/1-c).

c) Öncekiyle Aynı Mahiyette Yeni Bir Suçun İşlenmiş Olması

Özel tekerrür hükmünün uygulanması, “başka (yeni) bir suçdaha işlenmesine bağlıdır. İşlenen yeni suç, öncekiyle aynı mahiyette değilse, özel tekerrüre esas olamaz. Daha önce disiplin cezası almış olduğu suçu tekrar işlemeyip, başka bir disiplin suçunu işleyen memura tekerrür hükmü uygulanarak bir üst ceza verilemez (D. 10. D, 29.3.’90, ’88/1946, ’90/720). Önceki ceza henüz kesinleşmeden yeni suç işlenirse veya tekerrür süresi içinde işlenen fiil aynı cezayı gerektiren başka bir suçsa, bu suç özel tekerrüre esas alınamaz. Ayrıca, “fiil veya halin tekerrürü” ibaresinden, bire bir aynı olayın gerçekleşmesi değil, DMK m. 125 hükmünün aynı bent ve alt bendi kapsamında cezalandırılabilen ve aynı nitelikte değerlendirilme imkânı bulunan fiil ve hal anlaşılmalıdır (D. 16. D, 24.5.’16, ’15/318, ’16/3646). Ör. önceki cezanın dayandığı [C-a]’daki suç ile tekerrür uygulanan son cezanın dayandığı [C-e]’deki suç aynı fiil kabul edilemez (D. 5. D, 2.11.’16, ’16/9734, ’16/5348). Keza kınama cezası gerektiren görev sırasında amire hal ve hareketi ile saygısız davranmak [B-c] ile aylıktan kesme cezası gerektiren görev sırasında amirine sözle saygısızlık etmek [C-e]; KİD cezası gerektiren 3 gün göreve gelmeme fiili ile aylıktan kesme cezası gerektiren 1 gün göreve gelmeme fiili tekerrür uygulamasında aynı mahiyette fiiller değildir (D. 3. D, 15.4.’82, ’82/1554, ’82/922). Buna karşılık, [B-h] kapsamına giren bir fiilin ikinci kez işlenmesi özel tekerrürü oluşturur ve ikinci ihlalden sonra kınama yerine aylıktan kesme cezası verilir.

Her bir bendin alt bendi içeriğinde birden fazla seçimlik hareket barındırmış olsa dahi aynı fiil sayılır. Ör. önceki cezanın konusunu oluşturan suç [D-l]’deki seçimlik hareketlerden “amire hakarette bulunmak” olmasına rağmen sonradan işlenen suç yine [D-l]’deki seçimlik hareketlerden “amirini tehdit etmek” veya önceki cezanın konusunu oluşturan suç [D-a]’daki seçimlik hareketlerden “göreve sarhoş gelmek” olmasına rağmen sonradan işlenen suç yine [D-a]’daki seçimlik hareketlerden “görev yerinde alkol kullanmak” ise, özel tekerrür hükümleri uygulama alanı bulmuş olur (D. 12. D, 13.9.’18, ’16/8196, ’18/3132; D. 12. D, 26.1.’17, ’16/8697, ’17/45).

ç) Yeni Suçun Önceki Cezanın Sicilden Silinme Süresi İçinde İşlenmiş Olması

Belirli bir süre geçtikten sonra cezası yerine getirilmek suretiyle yaptırımın ciddiyeti hissettirilen kişinin suç işleme bakımından tehlikeliliğinin, suç işleme irade ve potansiyelinin de azaldığı, tesadüflere bağlı olarak yeniden suç işlediği genellikle var sayılır (Arslan-Kayançiçek, ’09, 124). Bunun yanında, tecziye edildikten kısa zaman sonra yeniden suç işleyen bir kişi ile uzun zaman sonra suç işleyen kişinin aynı muameleye tabi tutulması, adalet ve eşitlik ilkeleri ile de bağdaşmaz (Erem, ’93, 704-705). Bu nedenle, özel tekerrür hükmünün uygulanmasının üçüncü koşulunu, önceki cezanın silinme süresi içindeyeni bir suçun işlenmiş olması oluşturur.

DMK m. 133’te belirlenen “silinme süreleri” cezanın “uygulanmasından” itibaren;

ü Uyarma ve kınama cezalarında 5 yıl”,

ü Aylıktan kesme ve KİD cezalarında 10 yıldır.

Memuriyete son verilmesi sonucunu doğurduğundan DMÇ cezası için silinme süresi öngörülmemiştir. Kanun koyucu böylece tekerrür süreleri yönünden süreli tekerrür sistemini, bu sistem içinde ise sabit ölçü süresini benimsemiştir. Belirlenen süreler geçtikten sonra ikinci bir suç işlenmiş olursa, tekerrür hükümleri uygulanırlığını yitirir.

30.3.’09 tarihinde “amirine, maiyetindekilere, iş arkadaşları veya iş sahiplerine hakarette bulunmak veya bunları tehdit etmek” fiilinden KİD cezasıyla cezalandırılan memur, sözleşmeli personel olması nedeniyle cezası sözleşme ücretinden kesinti yapılarak uygulanmışsa, bu uygulama fiilin niteliğini değiştirmez. Cezanın özlük dosyasından silinmesine ilişkin sürenin 10 yıl olduğu dikkate alındığında, 2.2.’10 tarihli işlemle verilen KİD cezasının özlük dosyasından silinmesine ilişkin sürenin geçtiği söylenemez (İst. BİM. 2. D, 29.6.’18, ’18/179, ’18/2043).

Tekerrür sürelerinin hesabı “tam yıl” esasına göre yapılır. Bu hesapta 1 yıl 12 tam ayı oluşturur. Sürenin bittiği an, son yılı tamamlayacak olan günün 24. saatinin dolduğu andır. Ör. 6.12.’05 tarihinde kesinleşen kınama cezası için 5 yıllık tekerrür süresi, 5. yılın bitiminde, yani 6 Aralıkta başlar ve 6 Aralık ’10 tarihinde sona ermiş olur (Arslan-Kayançiçek, ’09, 129-130). Bunun sonucu olarak, yeni suç 6.12.’10 günü işlendiğinde tekerrür hükmü uygulanacakken, 7.12.’10 günü işlendiğinde uygulanamayacaktır (D. 5. D, 2.11.16, 16/9734, 16/5348).

Tekerrür (silinme) süreleri içerisinde aynı fiilin tekrar işlenmesi yeterlidir; zamanaşımı süresi geçmemek koşuluyla disiplin soruşturması açılıp ceza verilmesinin bu sürelerden sonra gerçekleşmesi, tekerrür hükümlerinin uygulanmasına engel değildir.

Önceki ceza koşulları oluşmasına rağmen kayıtlardan çıkartılmamış olabilir. Verilen disiplin cezasının sicil dosyasından silinip silinmemesi tekerrür hükmünün uygulanması bakımından önem arz etmez. Bu sebeple, tekerrür hükmü uygulanacak suç, tekerrüre esas cezanın özlük dosyasından silinmesi süresi geçtikten sonra işlenmesine rağmen ceza sicilden silinmemişse tekerrür hükmü uygulanamaz (D. 12. D, 7.11.’17, ’14/4229, ’17/5230; D. 12. D, 21.4.’10, ’07/1886, ’10/2221; Ank. BİM. 2. D, 16.10.’19, ’19/292, ’19/2234; İst. BİM. 7. D, 29.12.’20, ’20/1624, ’20/2170; İzm. BİM. 5. D, 27.11.’18, ’18/1334, ’18/2612; Sam. BİM. 3. D, 6.12.’17, ’17/1275, ’17/1277).

  1. Genel Tekerrürün Koşulları

Aynı derecede disiplin cezasını gerektiren fakat ayrı fiil ve hâller nedeniyle verilen disiplin cezalarının “üçüncüuygulamasında da bir derece ağır ceza verilir (DMK m. 125/2-cüm. 2; CİGM – 17/1 s. Genelge m. 19/a). Burada, aynı derecede cezayı gerektiren farklı fiillerin üç defa işlenmesi hali söz konusudur. Daha açık ifadeyle, özel tekerrürden farklı olarak; almış olduğu ilk disiplin cezası kendisine tebliğ edilen memurun, ayrı zamanda işlenen aynı derecede cezayı gerektiren fakat farklı vasıftaki bir fiil veya hal nedeniyle ikinci kez cezalandırılması ve bu cezanın kendisine tebliğ edilmesinden (bildirilmesinden) sonra, önceki cezaların özlük dosyasından silinme süresi içinde, tekrar aynı derecede cezayı gerektiren fakat öncekilerden farklı vasıftaki bir fiil veya hali gerçekleştirmiş olması gerekmektedir (D. 12. D, 16.4.’19, ’16/219, ’19/2802; D. 5. D, 30.10.’16, ’16/9980, ’16/7619). Demek oluyor ki, aşağıda açıklanacağı üzere genel tekerrürün oluşabilmesi için, özel tekerrürden farklı olarak “aynı cezayı gerektiren 3 farklı fiil bulunmalı”, “önceki iki fiilden verilmiş cezalar kesinleşmiş ve uygulanmış olmalı”dır. 

a) Aynı Cezayı Gerektiren Üç Farklı Fiil Bulunması

Genel tekerrürde aynı derecede disiplin cezasını gerektiren ayrı fiil ve hâllerin üç kez” tekrarı aranmıştır. Uyarma, kınama, aylıktan kesme, KİD ve DMÇ cezalarından her biri kendi içinde aynı derecede cezadır. Ör. her üç ceza da kınama ise, genel tekerrür ilişkisine giren bu cezaların her biri aynı derecede ceza sayılır. Dolayısıyla DMK m. 125/1 hükmünün bentlerinin aynı alt bendini değil, aynı bendini ihlal eden fiiller ayrı fiil kabul edilir. Şu hâlde, birebir aynı fiilin değil, aynı bendi ihlal eden fiil ve halin tekrarı yeterlidir (D. 12. D, 7.5.’15, ’11/10383, ’15/2928). Başka bir anlatımla, DMK m. 125/bent B’de “kınama cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır” denilerek bu cezayı gerektiren fiil ve haller tek tek tanımlandığından “fiil ve hal” ibaresinden memur tarafından gerçekleştirilen eylemler değil, bu eylemleri mevzuat uyarınca kapsamına alan ve B bendinde tek tek sayılan suç tanımlarının anlaşılması ve aynı suç tanımına giren bir eylemin işlenmesi durumunda fiil ve halin tekerrüründen bahsedilmesi gerekir (D. 12. D, 6.4.’16, ’12/11138, ’16/1959). Ör. [B-a] ve [B-j]’ye göre değişik zamanlarda verilmiş ve kesinleşmiş kınama cezalarından sonra [B-k]’ya uyan uyan ve kınama cezasını gerektiren üçüncü bir fiilin işlenmesi halinde, kınama yerine bir üst ceza olan aylıktan kesme cezası uygulanır.

DMK m. 125/2’de bir ayırım öngörülmediğinden, kasıtlı disiplin suçları ile taksirli disiplin suçları arasında genel tekerrür hükmü uygulanır. Şu halde, önceki suçlar kasıtlı ise son suçun da kasıtlı yahut önceki suçlar taksirli ise son suçun da taksirli olması gerekmez.

Tekerrür uygulamasında tekerrüre esas alınan disiplin ceza ya da cezalarının DMK m. 125/3 gereğince bir alt disiplin cezasına indirilmiş olması tekerrüre esas alınmasına engel değildir. Zira DMK m. 125/2’de cezanın tekerrüründen değil fiil veya hâlin tekerrüründen bahsedilmiştir. Dolayısıyla alt cezanın uygulandığı hallerde, tekerrür yönünden uygulanan alt ceza değil, fiile karşılık gelen “asıl ceza” esas alınır (Uz, ’13, 94; Livanelioğlu, ’03, 46; Çiçek, ’11, 85). Nitekim Dnş. ve BİM’ler de, memurun daha önce aldığı 3 kınama cezasından birinin [C-a]’ya bir alt ceza uygulanmak suretiyle verilmesi nedeniyle tekerrüre esas alınamayacağına hükmetmiştir (D. 12. D, 31.5.’17, ’16/2649, ’17/2839; D. 12. D, 23.2.’11, ’08/5309, ’11/920; D. 12. D, 30.1.’09, ’06/5335, ’09/290; Sam. BİM. 4. D, 15.10.’21, ’21/1014, ’21/995). Aylıktan kesme cezası gerektiren bir disiplin ihlalinde bir alt ceza uygulanarak kınama cezası tayin edilmişse, sonraki disiplin ihlalinde mükerrirlikten söz edilebilmesi için, aylıktan kesme cezası gerektiren bir disiplin ihlalinin meydana gelmesi gerekir. Kınama cezası gerektiren bir ihlal meydana gelirse, önceki yaptırımın da kınama olduğu gerekçe gösterilerek tekerrür uygulanamaz. Aynı bentte düzenlenen ihlal dışında başka bir ihlalin meydana gelmesi durumunda ise, aylıktan kesme cezası gerektiren üçüncü ihlalde tekerrür koşulları oluşur (Karaca, ’19, 186).

Kimi BİM kararlarına göre, ’15 yılında işlediği filli uyarma cezası gerektirmesine rağmen DMK m. 125/3 uyarınca hakkında herhangi bir disiplin cezası verilmemesine karar verilen memur hakkında, bu işlem ceza niteliği taşımadığından yeni suç işlediğinde tekerrüre esas alınamaz (İst. BİM. 2. D, 10.6.’20, ’20/237, ’20/569).

b) Önceki İki Cezanın Kesinleşmiş ve Uygulanmış Olması

Tekerrüre esas alınan disiplin ceza ya da cezalarının DMK m. 135/2 çerçevesinde “kesinleşmiş olması şarttır. Dolayısıyla disiplin cezasına itiraz edilmemesi durumunda, 7. günü takip eden günden; itiraz edilmesi hâlinde ise itirazın reddini takip eden günden itibaren işlenecek yeni disiplin suçu için bu ilk disiplin suçu tekerrüre esas olacaktır (CİGM – 17/1 s. Genelge m. 19/1-c). Kimi içtihatlara göre, kanunda genel tekerrür için, üçüncü fiilin tekerrür süresi içinde işlenmesi koşulu aranmamıştır. Tekerrür hükümleri kamu görevlisinin davranışlarında daha dikkatli olmasını sağlama amacına yönelik olduğundan, tekerrüre esas alınan önceki ceza veya cezaların ilgiliye “tebliğ” edilmiş olması, tekerrür hükümlerinin uygulanmasının doğal şartlarındandır (D. 12. D, 16.4.’19, ’16/219, ’19/2802). Genel tekerrürde iki cezanın ilgiliye tebliğ edilmesi, üçüncü fiilin de anılan tebliğlerden sonra işlenmesi gerekmektedir. Aksine kabul öngörülebilirlik ilkesine aykırılık oluşturacaktır (D. 12. D, 12.4.’18, ’16/7693, ’18/1539). Kimi içtihatlara göre ise, aynı derecede ceza ile cezalandırılmayı gerektiren fiil veya hallere ilişkin memurun usulüne uygun yapılacak soruşturmalarla iki ayrı disiplin cezası ile cezalandırılması ve bu cezaların kendisine tebliğ edilmesi, cezaların özlük dosyalarından “silinme süreleri dolmadan” memur tarafından yine aynı derecede disiplin cezası ile cezalandırılmayı gerektiren farklı bir fiilin işlenmiş olması gerekir (D. 12. D, 12.4.’18, ’16/7693, ’18/1539; Ank. BİM. 2. D, 16.10.’19, ’19/292, ’19/2234). Buna göre, memur V.G.’nin [B-a] uyarınca cezalandırılan ikinci fiilinin, [B-a] uyarınca cezalandırılan birinci fiil için disiplin cezası tesis edildikten ve kendisine tebliğ edildikten sonraki bir tarihte gerçekleşmiş olması gerektiği, olayda ise ilk disiplin cezasının 31.5.’09 ve 2.6.’09 günlü fiiller için 22.7.’09 tarihinde tesis edildikten sonra tebliğ edildiği, dava konusu disiplin cezasının dayanağı olan ikinci fiilinin ise 25-26.4.’09 tarihinde işlenen fiiller için verildiği, yani tekerrüre esas alınan birinci disiplin cezası tesis edilerek tebliğ edilmeden önce ikinci fiilin meydana geldiği uyuşmazlıkta, tekerrür şartları gerçekleşmemiştir (D. 12. D, 13.4.’16, ’12/8134, ’16/2176). Memur E.Ç.’ye tekerrüre esas iki aylıktan kesme cezasından ilki olan 25.8.’10 tarihli cezanın özü itibarıyla KİD cezası olmasına rağmen bir derece hafif ceza uygulanması nedeniyle aylıktan kesme şeklinde uygulandığı ve E.Ç.’ye 27.9.’10 tarihinde tebliğ edildiği, dolayısıyla ilk ceza aslında aylıktan kesme cezasını gerektirir bir hal nedeniyle verilmediğinden aynı derecede cezayı gerektiren farklı fiil ve hallerin üçüncü kez işlenmesinden söz edilemeyeceği, ancak öyle olduğu kabul edilse dahi [C-ı] uyarınca aylıktan kesme cezası verilmesine neden olan ikinci disiplin suçunun ilk cezanın tebliğ tarihinden sonraki bir tarihte işlenmiş olması gerektiği halde bu suçun, ilk cezanın tebliğ tarihi olan 27.9.’10 tarihinden önce işlendiği ve bu suç nedeniyle teklif edilen DMÇ cezasının, YDK tarafından 3.8.’10 tarihinde reddedilmesi üzerine 6.10.’10 tarihinde tekerrüre esas alınan ikinci aylıktan kesme cezasının tesis edildiği; böylelikle aynı fiil veya halin tekerrürünün söz konusu olmadığı gibi aynı derecede cezayı gerektiren farklı fiil ve hallerin üçüncü kez işlenmesi durumunun da meydana gelmediği, ayrıca ikinci suçun, ilk cezanın tebliği tarihinden önce işlendiği anlaşılmakla, tekerrür hükümleri oluşmaksızın E.Ç.’nin bir üst ceza olan KİD cezası ile cezalandırılması hukuka aykırıdır (D. 12. D, 16.4.’19, ’16/219, ’19/2802).

Zabıta Memuru M.S.’nin 24.8.’99 günü uyarma cezası gerektiren [B-a] kapsamındaki suçtan, 15.2.’97 tarihinde uyarma, 16.6.’97 tarihinde uyarma, 29.6.’99 tarihinde kınama, 29.7.’99 tarihinde kınama cezaları alması nedeniyle, tekerrür hükmü uygulanması sonucu 1/30 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırıldığı olayda, 27.8.’99 günlü dava konusu işlemle ’99 yılı içerisinde almış olduğu kınama cezaları nedeniyle tekerrür hükmü uygulanarak aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmış olduğundan; yeniden anılan kınama cezalarına dayanılarak tekerrür hükümleri uygulanmak suretiyle dava konusu işlemle aylıktan kesme cezası ile cezalandırılması hukuka aykırıdır (D. 12. D, 18.3.’03, ’00/2987, ’03/604). Zira tekerrür hükümlerinin uygulanmasından sonra aynı fiil veya halin işlenmesi durumunun bir derece ağır ceza uygulanmasını gerektirecek şekilde tekerrür olarak nitelendirilemez. Memur hakkında daha önce tekerrür hükümlerinin uygulanmasına esas alınan fiilin, cezanın sicilden silinme süresi içinde üçüncü kez işlendiğinden bahisle ve tekerrür hükümleri bir kez daha uygulanmak suretiyle bir derece ağır olan aylıktan kesme cezası verilmesi olanaksızdır (Gaz. BİM. 3. D, 11.5.’17, ’17/697, ’17/684).

Ç. TEKERRÜRÜN SONUÇLARI

Suç sübuta ermemişse, memur hakkında ceza tayinine yer olmadığına karar verileceğinden, tekerrür hükümleri de tatbik edilemez (Ank. BİM. 2. D, 5.7.’18, ’18/560, ’18/1875). Suç sübuta ermiş ve şartları oluşmuşsa tekerrür hükümlerinin uygulanması takdiri değildir, bağlı yetki çerçevesinde “zorunlu”dur (Korkmaz, ’09, 247; Köse, ’14, 25; D. 12. D, 6.4.’16, ’12/11138, ’16/1959). Bu itibarla, ceza kararında, mükerrir olan memurun mükerrirlik durumu gerekçesiyle birlikte açıkça belirtilmeli ve “tekerrür hükmü” de (özel tekerrür veya genel tekerrür) gösterilmelidir (D. 12. D, 23.3.’16, ’12/6364, ’16/1596; Ank. BİM. 2. D, 15.3.’18, ’17/3993, ’18/625). Tekerrüre esas alınan disiplin cezası bilgilerinin ceza kararında yer alması, tekerrür ilkelerinin hukuka ve ilkelere uygun olarak uygulanıp uygulanmadığının anlaşılması bakımından elzemdir (Ank. BİM. 2. D, 15.2.’18, ’17/13418, ’18/303). Muhakkik tarafından da raporunda memurun mükerrirlik durumuna değinilmesinde yarar vardır.

Cezaya etkisi bakımından özel ve genel tekerrüre bağlanan sonuçlar aynıdır. Tekerrür koşulları oluştuğunda, fiil veya hâlin gerektirdiği disiplin cezasının ancak bir derece ağırı” olanı tayin edilir. “Bir derece ağır ceza” kavramından suçun niteliği hangi cezayı gerektiriyorsa bu cezanın bir derece ağırının anlaşılması gerekir. Aksine anlayış, cezaların derece derece ağırlaştırılarak kanunun öngörmediği bir şekilde tekerrür hükmünün uygulanmasına neden olacaktır (D. 12. D, 31.3.’10, ’07/2358, ’10/1776). Tekerrür uyarınca bir derece ağır ceza uygulanması asıl cezadan bağımsız ayrı bir disiplin cezası niteliği taşımamakta, asıl cezanın uygulanmasına karşılık gelmektedir. Asıl cezanın, sübuta erdiği tespit edilen fiilin DMK m. 125’te belirtilen disiplin suçu tanımına karşılık gelen disiplin cezası olduğu kabul edilmektedir. Ör. memurun eylemi uyarma cezası gerektiren [A-g] kapsamına giriyorsa, tekerrür durumunda uyarma cezasının bir derece ağırı olan kınama cezasının uygulanması gerekir, aylıktan kesme cezası verilemez (D. 8. D, 10.2.’99, ’96/5541, ’99/365).

Tekerrür nedeniyle bir derece ağır ceza uygulamasında doğrudan cezanın adı (uyarma, kınama, aylıktan kesme ve KİD gibi) belirtilip ana ve alt bent yani suç tipi belirtilmeksizin işlem tesis edilmesi gerekir. Aksi durum, memurun iki farklı fiili işlemekle karşı karşıya kalması sonucunu doğuracağı gibi, fiilin özlük dosyasından silinmesine ilişkin süre içinde tekerrürü halinde bir derece ağır ceza uygulaması sırasında tekerrüre esas alınacak disiplin suçunun tespitinde belirsizliğe veya hataya neden olacaktır. Bu nedenle bir derece ağır ceza uygulamasına gidilmesi halinde, fiilin yeni ana ve alt bent belirtilmek suretiyle yeniden tanımlanması gerekmemektedir. Ör.  (Gaz. BİM. 5. D, 16.5.’22, ’20/1348, ’22/840; Adn. BİM. 1. D, 2.3.’22, ’21/2015, ’22/781; Ank. BİM. 2. D, 28.2.’19, ’18/2452, ’19/442).

Fiilin her tekrarında bir üst ceza verilmez. Tekerrür hükümlerinin uygulanmasından sonra aynı fiil veya halin işlenmesi durumu ise bir derece ağır ceza uygulanmasını gerektirecek şekilde tekerrür olarak nitelendirilemez (Gaz. BİM. 5. D, 25.3.’22, ’20/811, ’22/526; Gaz. BİM. 3. D, 11.5.’17, ’17/697, ’17/684). Aynı ceza ancak bir kez tekerrüre esas alınabilir (İst. BİM. 2. D, 26.12.’18, ’18/2675, ’18/3522). Tekerrür dolayısıyla bir derece ağır ceza verildikten sonra bir kez daha tekerrüre esas disiplin suçu işlendiği takdirde, fiilin gerçekte karşılığı olan disiplin cezasının iki üstü disiplin cezası değil, yine bir derece ağırı olan ceza verilir (D. 8. D, 16.5.’94, ’94/162, ’94/1579; D. 8. D, 6.3.’96, ’94/5932, ’96/544). Memur G.Ç.’ye ’06 yılında işlediği göreve gelmeme fiilinden bahisle, ’04 yılında disiplin cezasına konu olan aynı fiili nedeniyle tekerrür hükmü uygulanarak bir üst ceza verilmişse, ’06 yılında almış olduğu disiplin cezasına konu aynı nitelikteki fiilin tekerrürü nedeniyle, [C-b] uyarınca aylıktan kesme cezası yerine bir derece ağır ceza olan KİD cezası verilemez (D. 12. D, 15.2.’18, ’15/275, ’18/717). Zira kanun koyucu disiplin suçları bakımından tekerrürün tekerrürükurumunu düzenlememiştir (CİGM – 17/1 s. Genelge m. 19/1-d; D. 12. D, 4.4.’17, ’16/7096, ’17/1186; D. 12. D, 24.11.’09, ’07/5084, ’09/6597). İzinsiz olarak görev yerini terk ettiğinden ilk kez 21.7.’05 tarihinde DMK m. 125/A-b kapsamında uyarma cezasıyla cezalandırılan memurun, anılan maddeyi tekrar ihlal ettiği gerekçesiyle 6.10.’05 tarihinde kınama cezasıyla cezalandırıldığını, üçüncü eylem ile de aynı disiplin suçunu işlediğinden bahisle en son aldığı kınama cezasının bir ağır cezası olan aylıktan kesme cezasıyla cezalandırıldığını düşünelim. Burada tekerrür değil, eylemin üçüncü kez yapılması söz konusudur. Memur, disiplin cezasıyla cezalandırılmasına neden teşkil eden izinsiz olarak görev yerini terk etme eyleminin karşılığı olan ceza ile cezalandırılır, daha önce uyarma ve kınama cezalarıyla cezalandırıldığı gerekçesiyle tekerrür hükmü uygulanarak ikinci kez aylıktan kesme cezasıyla tecziye edilmez (D. 12. D, 22.3.’10, ’07/1867, ’10/1635). 14.4.’15 tarihli işlemle kınama cezası verilmesine sebep olmuş fiil ve halin, cezanın silinme süresi içinde 15.2.’15 tarihinde tekerrür ettiğinden bahisle 30.9.’15 tarihli işlemin tesisi sırasında tekerrür hükümlerinin uygulanmasına dayanak alındığı, bilahare 14.4.’15 tarihli işlemle verilen kınama cezasına neden fiil ve halin, yine cezanın silinme süresi içinde 30.9.’15 tarihinde tekerrür ettiğinden bahisle memur hakkında bir kez daha tekerrür hükümleri uygulanarak bir derece ağır ceza verilmesi olayında, tekerrür hükümlerinin uygulanmasından sonra aynı fiil veya halin işlenmesi durumu bir derece ağır ceza uygulanmasını gerektirecek şekilde tekerrür olarak nitelendirilemez ve memur hakkında daha önce tekerrür hükümlerinin uygulanmasına esas alınan fiilin, cezanın silinme süresi içinde üçüncü kez işlendiğinden bahisle ve tekerrür hükümleri bir kez daha uygulanmak suretiyle bir derece ağır olan aylıktan kesme cezası verilemez (Gaz. BİM. 3. D, 11.5.’17, ’17/697, ’17/684).

Disiplin amiri olarak aylıktan kesme cezasını vermeye yetkili makam olan K. Adli Yargı Adalet Komisyonu tarafından tekerrür hükümleri uygulanarak memur hakkında KİD cezası tesis edilemez; Bakanlık DK’nın uygun görüşü alınarak atamaya yetkili âmirce tesis edilir. Zira tekerrür hükümlerinin uygulanmasıyla disiplin cezasının KİD cezasına dönüştüğü noktada Adalet Komisyonunun yetkisi sona erer (D. 5. D, 27.12.’16, ’16/9800, ’16/13249).

DMK m. 125/5’e göre, KİD cezası gerektiren bir fiili işlemesine rağmen öğrenim durumu nedeniyle birinci derecenin son kademesinde olduğu için KİD cezası uygulanamayacak memura brüt aylığının 1/4’ü ile 1/2’si oranda kesilmesi cezası uygulanır. Aynı memur yeniden KİD cezası gerektiren bir fiil işlerse, bu kez görevine son verilir. Ancak bunun için ilk cezanın memura tebliği ve memurun ikinci fiilini bu tebliğden sonra işlemesi gerekir. Bu durumda olan memurlardan ikinci kez aynı cezayı gerektiren fiil veya halleri işleyenlerin görevlerine son verilmesi uygulamasında hangi fiil veya hale dayalı olursa olsun verilen KİD cezası tekerrürü oluşturur (DPB – 22.9.’99 – 17). KİD cezası ile cezalandırılmış memurun, silinme süresi içinde aynı fiili bir kez daha işlemiş olması halinde, fiile karşılık gelen ceza DK’ya teklif edilir, teklifin kabulü durumunda memur hakkında DMK m. 125/2 çerçevesinde işlem yapılabilmesi bakımından, konu YDK’ya intikal ettirilir ve YDK’nın kararı doğrultusunda memuriyete son verilir (DPB – 30.9.’98 – 15).

2547 s. YÖK m. 53/D-4’e göre, üniversite personeli hakkında tekerrür hükmü uygulanırken, KİD veya birden fazla ücretten kesme cezasının bir üst yaptırımı olarak “kamu görevinden çıkarma” cezası tatbik edilir. Bu düzenleme etik ihlaller yönünden mahsurludur. Maddede disiplin ihlali bakımından bir istisna öngörülmediğinden, akademik personelin disiplin ihlali teşkil eden bilimsel araştırma ve yayın etiğine aykırı davranışlarının tekerrürü durumunda da söz konusu emredici hüküm uygulanacaktır. Ör. sahtecilik ve çarpıtma, tekerrür uygulamasında KİD veya birden fazla ücretten kesme yaptırımını gerektirmektedir. Kişinin bir yayınında sahtecilik yapıp bundan dolayı disiplin yaptırımına tabi tutulması ve bu yaptırımın kesinleşmesinin ardından başka bir yayında çarpıtma yap­ması durumunda, önceki ihlal tekerrüre dayanak alınarak ilgiliye kamu görevin­den çıkarma yaptırımı tesis edilecektir. Bu sonuç, aslında iki üst yaptırım uygulamak demektir. Etik değerlere ilişkin getirilen disiplin ihlallerinin tekerrürü nedeniyle bir ağır yaptırım ola­rak kamu görevinden çıkarmanın değil üniversite öğretim mesleğinden çı­karmanın uygulanması gerekirdi (Karaca, ’19, 187). Bundan başka, 2547 s. YÖK m. 53/D-4 hükmü, tekerrür halinde iki derece daha ağır cezanın sadece kamu üniversiteleri akademik personeli hakkında uygulanması, vakıf üniversiteleri akademik personeli bakımından KİD cezası uygulanamaması, birden fazla ücretten kesme cezası uygulanması sonucuna yol açması bakımından da eleştiriye açıktır.

Tekerrür koşulları gerçekleşmesine rağmen, ceza tayin edilirken tekerrür hükümlerinin uygulanmamış olması, soruşturulan lehine “kazanılmış hak” teşkil eder. Yani memur hakkında tekerrür hükümleri tatbik edilmemiş olur (Sam. BİM. 4. D, 21.10.’20, ’20/281, ’20/896).

 

KAYNAKÇA

Arslan, Çetin/ Kayançiçek, Murat, Suçta Tekerrür, 1. Bs, Seçkin Y, Ank. May. ’09.

Can, Sibel, Türk Hukukunda Af Kurumu, AÜHFD, C: 65, S: 4, Ar. ’16.

Çağlayan, Ramazan, Disiplin Cezalarının Uygulanması ve İtiraz, ErzÜHFD, C: III, S: 1, Haz. ’08.

Çiçek, Hayrettin, Devlet Memurları Hakkında Disiplin Soruşturması: Türkiye Uygulaması, (YDT), DEÜSBE, İzm. ’11.

Demirel, Hakkı, Genel Affın Disiplin Cezalarına Tesiri, AD, Y: 44, S: 12, Ar. ’53.

Döner, Ayhan, Cezai ve İdari Yaptırımların Farklılığı Bağlamında TBMM’nin Af Yetkisi, EÜHFD, C: 12, S: 3-4, Ar. ’08.

Dönmezer, Sulhi/ Erman, Sahir, Nazarî ve Tatbiki Ceza Hukuku Genel Hükümler C: III, 11. Bs, Beta Y, İst. ’94.

Dursun, Hasan, Af Kavramına Genel Bir Bakış, TBBD, Y: 22, S: 85, Kas-Ar. ’09.

Erem, Faruk, Türk Ceza Kanunu Şerhi – Genel Hükümler C: I, Seçkin Y, Ank. ’93.

Karaca, Egemen, Üniversitelerde Disiplin Rejimi, 1. Bs, Yetkin Y, Ank. ’19.

Keyman, Selâhattin, Türk Hukukunda Af (Genel Af – Özel Af), AÜHF Y, No: 199, Ank. ’65.

Korkmaz, Kadir, Takdir Yetkisinin Disiplin Hukukunda Kullanımı ve Yargısal Denetimi, GÜHFD, C: 13, S: 1-2, Haz. ’09.

Köse, Ömer, Disiplin Cezalarında Tekerrür ve Özellik Gösteren Durumlar, MKD, Y: 16, S: 65, Tem-Eyl. ’14.

Livanelioğlu, Ömer Asım, Memur Disiplin Hukuku, 2. Bs, THE Y, Ank. Mar. ’03.

Okay, Sadık, Tekerrürün Mahiyeti Hakkında Başlıca Nazariyeler ve Tatbikata Tesirleri, AÜHFD, C: 9, S: 1-2, Oc. ’52.

Uz, Abdullah, Disiplin Hukukunda Tekerrür ve Tekerrüre Bağlanan Hukuki Sonuçlar Üzerine Farklı Bir Yaklaşım, DEÜHFD, C: 15, S: 1, Oc-Haz. ’13.

PDF OLARAK OKUYUN: DİSİPLİN SUÇLARINDA “TEKERRÜR” (657 s. DMK m. 125/2)

error: Korumalı İçerik
Scroll to Top