PDF Formatında Okuyun: Ceza İnfaz Kurumlarında Gerçekleşen Ölüm Olaylarının Bildirimi ve Otopsi İşlemi
A. HÜKÜMLE VE TUTUKLUNUN ÖLÜMÜNÜN BİLDİRİLMESİ
- Türk Vatandaşları
CPT Standartları ve Avrupa Cezaevi Kuralları (ACK) m. 24/9’a göre, kurum yetkilileri, bir hükümlü ve tutuklunun (h/t) ölümünü hemen eşine veya birlikte yaşadığı hayat arkadaşına, eğer yalnız yaşıyor ise önceden belirttiği en yakın akrabasına veya diğer herhangi bir kişiye kurum müdürü tarafından derhal bildirmelidir. Benzer paralelde kaleme alınan Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yönetmelik (İY) m. 103/1 ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun (İK) m. 22/4 del. 2’ye göre, kurumda barındırılan Türk vatandaşı h/t’nin ölümü hâlinde, ölüm olayı bir tutanakla belgelendirilir; tutanak ve kurum tabibinin raporu ile birlikte durum infaz kurumunun en üst amiri tarafından derhâl idari yönden bağlı olunan Cumhuriyet başsavcılığına (CBS) ve kuruma kabul sırasında beyan ettiği yakınlarına bildirilir. H/t hakkında kurumda mevcut kayıtlara göre, ölümü bildirilebilecek yakınlarının tespit edilememesi hâlinde, durum nüfusa kayıtlı olduğu yerdeki mahallî mülkî amire iletilir (İY m. 103/2). Kurum en üst amiri, CBS’nin izni ile cenazenin defnedilmesi için gereken tedbirleri alır; defin için talep edilmesi hâlinde, CBS’nin izni ile cenaze yakınlarına verilir; yakınlarının bulunamaması veya yakınları tarafından herhangi bir başvurunun yapılmaması hâlinde, defin işlemi CBS’nin yazılı istemi üzerine infaz kurumunun bulunduğu yer belediyesince yerine getirilir (İY m. 103/3).
Ceza tehiri işlemleri başlatıldıktan sonra vefat eden h/t’lere ilişkin olarak, Devlet H. veya Ünv. H.’lerinden alınan sağlık kurulu raporu (SKR), hastane tetkik aşamasındayken vefat etmiş ve henüz bir SKR düzenlenmemiş ise, hastaneye hangi şikâyetle sevk edildiğini gösterir sağlık evrakı, h/t’nin, nerede, ne şekilde vefat ettiğine dair vukuat raporu ile ilgili CBS’den temin edilecek kesin ölüm sebebini belirten ATK otopsi raporu, h/t’lerin vefat ettiği sırada infazına devam edilen kurum tarafından ivedilikle CTE’ye gönderilir (172 No’lu Gen. 3. Kıs. 2. Böl.).
- Yabancı Uyruklular
Kurumda barındırılan yabancı uyruklu h/t’nin ölümü hâlinde, ölüm olayı bir tutanakla belgelendirilir; tutanak ve kurum tabibinin raporu ile birlikte durum infaz kurumunun en üst amiri tarafından derhâl idari yönden bağlı olunan CBS’ye ve kuruma kabul sırasında beyan ettiği yakınlarına bildirilir; bu bildirimde İY m. 56 hükmü uygulanır (İY m. 103/1). Buna göre, yabancı uyruklu h/t öldüğünde durum, uyruğunda bulunduğu devletin ülkemizde yerleşik diplomatik temsilcilik veya konsolosluğu varsa oraya, yoksa CBS aracılığıyla Dışiş. Bak’na ve ayrıca ailesine derhal bildirilir (İY m. 103/1-2 ve 56/7 del. 56/4-5; İK m. 22/4 del. 2).
B. HÜKÜMLÜ VE TUTUKLUNUN ÖLÜMÜNDE OTOPSİ İŞLEMİ
Yaşam hakkının koruma alanı o denli geniştir ki, olağanüstü hallerde bile bu hakkın içerdiği yükümlülüklerin askıya alınması (derogation) mümkün değildir (Özkan Duvan, ’18, 662, 672). Özellikle h/t’ler söz konusu olduğunda, Devlet, onların yaşamlarını gözetmeye ve korumaya yönelik tüm tedbirleri almak açısından özel bir “özen yükümlülüğü” altındadır. AİHM’e göre, Devletin, infaz kurumunda meydana gelen bir ölümden sorumlu tutulabilmesi; kurum yetkililerinin h/t’nin yaşamına yönelik gerçek ve yakın (real and immediate) bir tehlikenin varlığını biliyor olmaları ya da olayın gerçekleştiği şartlar gözetildiğinde bilmelerinin gerekmesi, buna rağmen riski önlemek için makul tedbirleri almamış olmalarına bağlıdır (AİHM, Ataman v. Türkiye, 74552/01, 5.3.07; Kılavuz v. Türkiye, 8327/03, 21.10.08; Keenan v. İngiltere, 27229/95, 3.4.01). Diğer taraftan, infaz kurumu gibi tamamen devletin kontrolü altındaki bir yerde ölüm ya da yaralanma meydana geldiğinde ispat yükü Devlet üzerindedir. Bunun sonucu olarak, Devlet, olayın nasıl olduğunu ve görevlilerinin sorumluluğu bulunmadığını tatmin ve ikna edici şekilde açıklayamadığında negatif yükümlülüğünü ihlal etmiş sayılır (AİHM, Tanrıbilir v. Türkiye, 21422/93, 16.11.00; AYM, Sadık Koçak ve Diğ, 13/841, 23.1.14; AYM, Recep Kolbasar, 14/5042, 26.12.17). İşk. ve Diğ. Zal. Gay. İns. veya Küç. Mu. veya Cez. Kar. BM Söz. m. 12’de düzenlenen yaşam hakkına yönelik ihlallerde devletin ölümü soruşturma yükümlülüğü, pozitif nitelikte bir usul (procedural obligation) yükümlülüğüdür (Metin, ’10, 120).
İnfaz kurumlarında veya bunların eklentisi kabul edilen yerlerde (hastane, adliye, sevk ve nakil aracı içerisi gibi) meydana gelen h/t ölümleri; travmatik bir nedenden kaynaklansın kaynaklanmasın, her daim kamuoyunun ilgisini çekmekte, bilhassa intihar ve travma orjinli olgularda dikkatler işkence ve kötü muamele şüphesine odaklanmaktadır (Karbeyaz vd, ’13, 53). Normalde adli otopsi işlemi, ölümünün doğal sebeplere dayanmadığı şüphesi oluştuğunda (cinayet, intihar, kaza, ani ölüm gibi), bu şüphenin giderilmesi amacıyla savcısının istemiyle yapılır (Ersoy-Toprak, ’09, 65). Buna karşılık infaz kurumlarında gerçekleşen her ölüm olayı, doğal nedenlerle gerçekleşmiş olsa dahi şüpheye açık olduğundan “adli vaka” olarak değerlendirilir. Ölü muayenesi (post-mortem) ve otopsi (autopsy), şüpheli ölümün sebebini ve ölümün nasıl meydana geldiğini açıklayan en önemli deliller arasında olduğuna göre, adli yönden bağlı olunan CBS’ye kurumda meydana gelen ölümün bildirilmesi yanında, ölen her h/t’ye CMK m. 86 ilâ 88 uyarınca otopsi yapılması gerekir (Büyük vd, ’07, 25-26; Çekin vd, ’04, 372; Kar, ’18, 32). Nitekim İngiltere başta olmak üzere birçok ülkede de infaz kurumlarında gerçekleşen bütün ölüm olgularında otopsi yapılması zorunlu görülmektedir (Knight-Saukko, ’04, 301). Aynı şekilde CTE’nin 50 s. Gen. 1. Bölüm m. A/1’de, h/t’lerin infaz kurumlarında doğal nedenlerle ölümleri hâlinde dahi, etkin bir soruşturma yapılarak ölüm nedeninin ve ölümle kurum personelinin eylem veya eylemsizliği arasında uygun illiyet bağının bulunup bulunmadığı, işkence, insanlık dışı ve onur kırıcı muamele veya cezaya ilişkin iddiaların gerçek olup olmadığı, her olaya ilişkin olarak, herhangi bir tereddütte meydan vermeyecek şekilde incelenecek ve bir kararla sonuçlandırılmasının şart olduğu hükme bağlanmıştır. Bu düzenlemeyle, infaz kurumlarında gerçekleşen her ölüm olayında otopsi yapılması zorunluluğu getirildiği söylenebilir.
Ulusal pozitif hukuk metinlerimizde, infaz kurumlarında meydana gelen ölüm vakalarını adli yönden soruşturacak merci bakımından genel kuraldan ayrılmayı öngören bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu durum, kurumdan sorumlu savcı dışında bir başka savcıya soruşturmanın tevdiini engelleyici değildir. Kurumlarda gerçekleşen h/t ölüm vakalarına ilişkin adli soruşturmaların, kurumu idari yönden denetlemeden sorumlu savcı tarafından yürütülmemesi gerektiği düşüncesindeyiz. Zira kurum savcısının, kurumdaki her türlü iş ve işlemi denetlemekle yükümlü olmasının sonucu olarak, söz konusu ödevi ölüm olayında ihlal etmiş olması her zaman için olasıdır. Bunun yanında soruşturma yapanın tam bağımsız ve tarafsız oluşundan kasıt, onun olayda üzerinde şüphe yoğunlaşan şüpheliler ve görev yaptıkları kurumla hiyerarşik veya fonksiyonel bağlantısının bulunmaması yanında açıkça da (pratikte) bağımsız olmasıdır. İnfaz kurumundan sorumlu savcı, bağımsız ve tarafsız olma şartını tam karşılayabilecek bir pozisyonda bulunmadığından, onun tarafından ölüm olayının soruşturulması etkin soruşturma yapma yükümlülüğünün ihlaline yol açabilir (aynı yönde: Bahadır, ’14, 239).
AİHM’in kararlarında (Finucane v. İngiltere, 29178/95, 1.7.03) sıklıkla atıf yaptığı ve AKBK’nın Adli Otopsi Kurallarının Uyumlulaştırılması Hk. R (99) 3 s. TK’nda da referans aldığı Potansiyel Hukuk Dışı Ölümlerin Soruşturulması Hakkında Minnesota Otopsi Protokolü (Hukuk Dışı, Keyfi ve Kısa Yoldan İnfazların Etkili Bir Biçimde Önlenmesi ve Soruşturulmasına Dair El Kılavuzu) (bkz. https://www.atud. org.tr/portfolio-items/minnesota-protokolu) ilke 9 ve 11’e uygunluk bakımından da maddi gerçeğe ulaşmada etkin ve tarafsız bir soruşturma, ancak başka savcı tarafından yürütüldüğünde mümkündür. Bilindiği üzere, BM tarafından 13.12.89 günü kabul edilerek uluslararası bir belgeye dönüşen bu protokol ile otopsi uygulamalarına ilişkin uluslararası standartlar getirilmiştir. Söz konusu protokol, Türkiye’nin de tarafı olması nedeniyle gerek uygulamada (CİGM’nin 156 s. Gen. m. 15), gerekse doktrinde bağlayıcı kabul edilmektedir (Koç-Can, ’11, 24; Çağdır, Eğ. Mod, 260, 268). Minnesota Otopsi Protokolü hukuk dışı, keyfi ve yargısız infaz şüphesi bulunan hâller de dâhil, şiddet sonucu meydana gelmiş, ani, beklenmeyen veya şüpheli tüm ölümlerin soruşturulmasına ilişkin yol gösterici kuralları (model otopsi) içermektedir (Karaarslan vd, ’14, 296). Bir başka ifadeyle, herhangi bir tür alıkonulma hâlinde gerçekleşen her ölüm, prima facie yargısız ve keyfi infaz olarak değerlendirilmeli, bu karinenin gerçekliğini veya yanlışlığını ortaya çıkartmak üzere, derhal gerekli inceleme yapılmalı ve bu kapsamda otopsi işlemi icra edilmelidir. Durum böyle olunca, ölüme kimin sebebiyet verdiği, otopsinin gerekliliği bakımından önemini yitirmektedir. Yani ölüme ister kurum görevlileri (AYM, Mehmet Kaya ve Diğ, 13/6979, 20.5. 15), ister üçüncü kişi olarak diğer h/t’ler (AİHM, Paul ve Audrey Edwards v. İngiltere, 46477/99, 14.3.02), ister kendisi (intihar) sebep olsun (AİHM, Uçar v. Türkiye, 52392/99, 11.4.06; Çoşelav v. Türkiye, 1413/07, 9.10.12), etkin soruşturma icrası bağlamında bu sonuç değişmeyecektir. Ancak ölüm olayının dikkatli şekilde ele alınıp araştırılması ve bu kapsamda detaylı otopsi yapılmak suretiyle, doğrudan çalışanların suçlanması ya da gerekli önlemler alınmayarak ihmal gösterildiği (acts and/ or ommissions) savları karşılanabilir ve şüphe yenilebilir.
Prof. Dr. Çetin ARSLAN
C. S. Murat KAYANÇİÇEK
KAYNAKÇA
Bahadır, Oktay, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararları Işığında Yaşama Hakkı ve Türkiye, (YDT), SÜSBE, Sak. ’14.
Büyük, Yalçın/ Eke, Murat/ Dinç, A. Hakan/ Çitici, Işıl, Ankara’da Otopsisi Yapılmış Hükümlü ve Tutuklu Ölümleri (2001-2004), ATD, C: 21, S: 1, Oc. ’07.
Çağdır, Sadi, Ulusal ve Uluslararası Hukukta Ölü Muayenesi ve Otopsi, (in: Türk Ceza Ad. Sis. Etk. Gel. Prj – Etk. Sor. Eğ. Mod.), https://rayp.adalet.gov.tr.
Çekin, Necmi/ Hilal, Ahmet/ Atıcı, Ebru/ Cavlak, Mine, Defin Ruhsatı ve Düzenledikleri Belgelerde Hekimlerin Sorumlulukları, STED, C: 13, S: 10, Ekm. ’04.
Ersoy, Gökhan/ Toprak, Sadık, Güncel Durumu ile Hukuki ve Tıbbi Açıdan Otopsi Süreci, KGD, C: 22, Özel S, Oc. ’09.
Kar, Hakan, Ölümün Otopsisi: Adli Ölüm Olguları ve Adli Otopsi, BÜD, Y: 24, S: 288, Haz. ’18.
Karaarslan, Bekir/ Aslan, Mehmet Cengil/ Keten, Alper/ Özkan, Ömer Lütfi/ Eyisoy, Onur/ Karasu, Mehmet/ Büyükçelik, Ahmet/ Aslan, Ahmet, Minnesota Otopsi Protokolü’ne Göre Yapılmış Cezaevi Ölümü Otopsilerinin Değerlendirilmesi: 13 Olgu Sunumu, ATD, C: 28, S: 3, Ey-Ar. ’14.
Karbeyaz, Kenan/ Ayrancı, Ünal/ Çelikel, Adnan/ Akkaya, Harun, Cezaevinde Mahkûm Ölümleri; Eskişehir Deneyimi, ATB, C: 18, S: 2, Ağ. ’13.
Knight, Bernard, Saukko, Pekka, Knight’s Forensic Pathology, Arnold Pub, London ’04.
Koç, Sermet/ Can, Muhammet, Ölüm Kavramı ve Ölü Muayenesi, (in: Birinci Basamakta Adli Tıp), 2. Bs, TTB Y, Mar. ’11.
Metin, Yüksel, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Yaşamın ve Sağlığın Korunması ile İlgili olarak Taraf Devletlere Yüklediği Pozitif Yükümlülükler, UİD, C: 7, S: 27, Güz ’10.
Özkan Duvan, Ayşe, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 2. Maddesi Çerçevesinde Yaşam Hakkının Korunmasında Devletin Yükümlülüğü, MÜHFHAD, C: 24, S: 2, Ar. ’18.