I.- Genel Olarak Blockchain (Blok Zinciri)
Değişen dünya ve gelişen teknoloji ile beraber adını sıklıkla duymaya başladığımız blockchain teknolojisinin temeli esasında daha eski yıllara dayanmaktadır. Ekim 2008’de Satoshi Nakatomo adında bir kişi (veya grup), kripto hayranları için olan bir internet sitesinde 9 sayfalık “Bitcoin” adında makale yayımladı. Bu makale 2008’de yayımlandığına göre blockchain çalışmaları çok daha eskiye dayanmaktadır.
Blockchain teknolojisi, bir merkeze bağlı olmaksızın işlemleri gerçekleştirmektedir. Bu açıdan güvenilir, şeffaf ve hızlı bir hizmet sunmaktadır. Blockchain sisteminde bir işlem yapıldığında bu işlem kayıt defterlerine kaydedilir. Bu defterler de dünyanın farklı yerlerinde binlerce bilgisayara kaydedilir. Yani blockchain ağında veriler merkezi bir sisteme kaydedilmez; aksine bütün kullanıcılar arasında dağıtılmaktadır. Bu bağlamda blockchainin çalışma mantığı tek merkezciliğin karşıtıdır. Böylece Blockchain teknolojisi aracı kurumları ortadan kaldırmaktadır. Örneğin bir kişiye para gönderilirken banka ile muhatap olmadan direkt alıcıya parayı gönderilir ve bu işlem deftere kaydedilerek zincire eklenir. Deftere kaydedilen kayıtlar birleştirilip belirli aralıklarla işlenerek blokların içine yazılır. Her bir blok, bir önceki blokla ilişkilendirilmiş ve şifrelenmiş şekilde korunmaktadır, bu nedenle sisteme saldırıda bulunmak oldukça zordur. Bu anlamda blockchain teknolojisi özellikle büyük şirketler açısından oldukça çekici hale gelmektedir.
II.- Blockchain (Blok Zinciri) ve Bitcoin
Blockchain (blok zinciri) ve bitcoin her ne kadar birbirleriyle bağlantılı olsa da birbirinden farklı kavramlardır. Bitcoin, blockchain’in alt uygulamalarından sadece biridir. Blockchain bu dijital paraların temelini oluşturan bir üst kavramdır.
Türk doktrininde kripto paraların hukuki olarak para niteliğinde olmadığına dair görüş birliği mevcuttur. Hali hazırda bitcoini de kapsayan kripto paralar yaygın kullanılan bir yatırım aracı haline gelmesi sonucunda kripto paralara ilişkin yasal düzenlemelere ihtiyaç duyulmuştur. Konuya ilişkin ilk yasal düzenleme 16.04.2021 tarih ve 31456 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Ödemelerde Kripto Varlıkların Kullanılmamasına Dair Yönetmelik” olmuştur. Bahsi geçen yönetmeliğin 3. maddesinin 1. fıkrasında ilk kez kripto varlık tanımı yapılmıştır. Buna göre; “Bu Yönetmeliğin uygulanmasında kripto varlık, dağıtık defter teknolojisi veya benzer bir teknoloji kullanılarak sanal olarak oluşturulup dijital ağlar üzerinden dağıtımı yapılan, ancak itibari para, kaydi para, elektronik para, ödeme aracı, menkul kıymet veya diğer sermaye piyasası aracı olarak nitelendirilmeyen gayri maddi varlıkları ifade eder.” Bu yönetmeliğin temel amacı, kripto paralar ile yapılan işlemlerin elektronik para kuruluşları aracılığıyla yapılmasını önlemektir.
Blockchain ve kripto paralar hakkında dünyadaki hukuki düzenlemelere kısaca bakacak olursak;
Rusya’da kripto paralar kanuni bir ödeme aracı olarak kabul edilmeyip hukuki nitelik itibariyle eşya olarak kabul edilmiştir.
Çin’de kripto para madenciliği açıkça yasaklanmıştır.
Japonya’da kripto para madenciliği desteklenmektedir. Bu konuda yasal düzenlemeleri mevcuttur ve kripto para hukuken ödeme aracı olarak kabul edilmiştir.
İsviçre’de kripto paralar kanuni para birimi olarak kabul edilmektedir. Taşımacılık hizmetleri gibi birçok alanda ödeme aracı olarak kullanılmaktadır.
Amerika Birleşik Devletleri’nde blockchain teknolojisi ve kripto para yaygın şekilde kullanılmaktadır. Eyaletlere göre kripto paraların hukuki nitelendirmesi farklılık göstermektedir.
III.- Blockchain (Blok Zinciri) ve Akıllı Sözleşme (Smart Contract)
Blockcahin teknolojisinin kullanımın yaygınlaşması akıllı sözleşmelerin kullanımını da gündeme getirmiştir. Esasında akıllı sözleşmelerin tarihçesi blockchain teknolojisinin öncesine dayanmaktadır. Akıllı sözleşmeler ilk kez 1993 yılında bilgisayar bilimcisi Nick Szabo tarafından “bir sözleşmenin şartlarını yerine getiren ve bilgisayarlarla işletilen işlem protokolü” olarak tanımlanmıştır. Blockchain teknolojisiyle birlikte de akıllı sözleşmelerin gelişimi hızlanmıştır.
Akıllı sözleşmelerin temel mantığı, taraflar arasında belirlenen koşulların blockchain gibi dağıtık defter platformlarında doğrulanımı sonucunda sözleşme şartlarının otomatik olarak yürürlüğe girmesi ve değiştirilemez olarak saklanmasıdır. Akıllı sözleşmeler ağda bulunan her bir bilgisayarda saklandığından, sözleşmeyi herkes ifa etmeli ve aynı sonuçları almalıdır. Bu şekilde kullanıcılar akıllı sözleşmeye güvenebilmektedir. Akıllı sözleşmeler tıpkı otomat sistemindeki gibi belirli komutlar verilerek herhangi bir aracı olmaksızın işlemlerin hizmetini sunmaktadır. Otomatlara para atılarak belirli bir hizmet komutu verilmekte ve komuta uygun yiyecek veya içecek herhangi bir üçüncü kişi olmaksızın alınabilmektedir.
Akıllı sözleşmelerin kurulmasına veya hüküm ve sonuçlarına dair henüz bir yasal düzenleme mevcut değildir. Uygulamada akıllı sözleşmeler, mevcut yasal düzenlemeler üzerinden yorumlanmaktadır.
Anlık veri akışının sağlanmasından ve takip kolaylığından ötürü kamu hizmetlerinde, imalat, sanayi, kimya, kitle fonlama projeleri, finans sektörü gibi birçok alanda blockchain teknolojisi kullanılmaktadır.
Stj. Av. Ayça ÇAMCI
Doktrin Hukuk Ekibi