PDF Formatında Okuyun: Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis Cezasının İnfaz Rejimi (İK m. 25)
A. KAVRAM VE YASAL ÇERÇEVE
Avrupa Cezaevi Kuralları (ACK) m. 62’ye göre, bütün hapsedilme biçimleri, hükümlülerin özgür toplumla yeniden bütünleşmelerini kolaylaştıracak şekilde düzenlenmelidir. ACK m. 102/2’ye göre, hapsetmek bizzat ceza olduğundan, hükümlülere uygulanan rejim hapsetmenin doğasında var olan sıkıntıyı daha da ağırlaştırmamalıdır. Bu bakımdan “ağırlaştırılmış müebbet hapis” (AMH) cezası özellikli değerdedir. AMH cezası, kimi vahim suçlar bakımından toplumu tehlikelerden korumak amacıyla ’94 t. Fransız CK’dan esinlenerek 4771 s. K. ile ilga edilen idam cezasının alternatifi olarak öngörülmüştür. AMH’ye hükmedilenler “tehlikeli” ve “sıkı kontrol altında tutulması gerekenler” olarak görülmüştür.
TCK m. 47’de, AMH’nin hükümlünün hayatı boyunca devam edeceği, kanun ve tüzükte belirtilen sıkı güvenlik rejimine göre çektirileceği belirtilmiştir. Çoğu zaman müddetnamelerde ömür boyu yerine “ölünceye kadar” ibaresine yer verilmesi eleştirilmelidir.
Sıkı güvenlik tedbirlerine dayalı AMH cezasının infazı rejiminin esasları 5275 s. Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun (İK) m. 25’te şu şekilde düzenlenmiştir;
“(1) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının infazı rejimine ait esaslar aşağıda gösterilmiştir:
a) Hükümlü, tek kişilik odada barındırılır.
b) Hükümlüye, günde bir saat açık havaya çıkma ve spor yapma hakkı tanınır.
c) Risk ve güvenlik gerekleri ile iyileştirme ve eğitim çalışmalarında gösterdiği gayret ve iyi hâle göre; hükümlünün, açık havaya çıkma ve spor yapma süresi uzatılabileceği gibi kendisi ile aynı ünitede kalan hükümlülerle temasta bulunmasına sınırlı olarak izin verilebilir.
d) Hükümlü, yaşadığı yerin olanak verdiği ve idare kurulunun uygun göreceği bir sanat veya meslek etkinliğini yürütebilir.
e) Hükümlü, kurum idare kurulunun uygun gördüğü hâllerde ve onbeş günde bir kez olmak üzere (f) bendinde gösterilen kişilere, süresi on dakikayı geçmemek üzere telefon
f) Hükümlüyü; eşi, altsoy ve üstsoyu, kardeşleri ve vasisi, belirlenen gün, saat ve koşullar içerisinde onbeş günlük aralıklarla ve günde bir saati geçmemek üzere ziyaret
g) Hükümlü hiçbir suretle ceza infaz kurumu dışında çalıştırılamaz ve kendisine izin
h) Hükümlü, kurum iç yönetmeliğinde belirtilenlerin dışında herhangi bir spor ve iyileştirme faaliyetine katılamaz.
ı) Hükümlünün cezasının infazına, hiçbir surette ara verilemez. Hükümlü hakkında uygulanacak tüm sağlık tedbirleri, tıbbî tetkik ve zorunluluklar hariç ceza infaz kurumlarında, mümkün olmadığı takdirde tam teşekküllü Devlet ya da üniversite hastanelerinin tek kişilik ve yüksek güvenlikli mahkûm koğuşlarında uygulanır.”
Söz konusu düzenlemelerin tatbikinin kurumdan kuruma farklılık göstermesi, özellikle tahliye umudu olmayanlar (3713 s. TMK m. 17/2-4, İK m. 107/16 gibi) için ölümle eşdeğer sayılan AMH cezasının total ve patolojik yanının daha çok hissedilmesine yol açmaktadır. AMH’nin infaz rejimine ilişkin tutulma koşulları, diğer tüm hapsedilme biçimlerindeki olağanlıktan keskin çizgilerle ayrılmaktadır. Ör. Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yönetmelik (İY) m. 36/1 uyarınca normal müebbet hapis cezası alan hükümlü dahi, kurumdaki diğer hükümlülerden ayrı tutulmamakta ve süreli hapse hükümlü olanlarla aynı rejim faaliyetlerine erişmektedir. Bu sebeple, AMH’nin infaz rejimine yönelik değerlendirmelerde, bir hükümlünün; “Ölümün zamana yayıldığı bu infaz sistemi, bireye ancak ölüm ve yaşam arasındaki ince çizgide yaşama şansı ve koşulları tanıyabilir.” şeklindeki deneyiminin göz ardı edilmemesi gerektiğini düşünmekteyiz.
B. AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET HAPIS CEZASININ İNFAZI REJİMİNE İLİŞKİN KISITLAMALAR
a) Cezayı YG Kapalı Kurumlarda Çekme
AMH cezası, yüksek güvenlikli (YG) veya bir bölümü YG kap. infaz kurumlarında çektirilir (İK m. 9/2).
b) Ayrı Gruplandırılma
Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik (İyi Hâl Yön.) m. 19/1-a gereğince gruplara ayrılanlardan AMH cezasına hükümlüler m. 21/1-a uyarınca hükümlülük süresi baz alınarak ayrıca gruplandırılmaya tabi tutulur.
c) Tek Kişilik Odada Barındırılma
İnfaz sistemimizde kural olarak “topluluk sistemi”, YG kapalı kurumlarda “hücre sistemi” (système cellulaire) benimsenmiştir (Artuk-Alşahin, ’16, 182-183). Buna göre, AMH hükümlüsü, ceza süresi boyunca diğer h/t’lerden ayrı yerde “tek kişilik oda”da barındırılır (İK m. 25/1-a). Risk ve güvenlik gerekleri ile iyileştirme ve eğitim çalışmalarında gösterdiği gayret ve iyi hâle göre; hükümlünün, kendisi ile aynı ünitede kalan hükümlülerle temasta bulunmasına sınırlı olarak izin verilebilir (İK m. 25/1-c). “Aynı ünite” ile kastedilen, herhalde kurumun tekli odalarında kalan diğer AMH hükümlüleridir. ACK m. 44’te tek başına kapatılma, bir hükümlünün günde 22 saat ya da daha fazla, anlamlı insan temasından mahrum bırakmak olarak tanımlanmış, m. 43’te süresi belirsiz ya da uzatılmış tek başına kapatılmanın yasaklanması gerektiği belirtilmiştir. CPT’ye göre de, AMH hükümlüsünün cezanın bir unsuru olarak tekli odada barındırma şekli, aslında hücrede tutulmak (solitary confinement) anlamına gelmektedir (CPT, 15.1.15 t. Türkiye Raporu, prg. 78). Gerçekten AMH ile hücreye koyma cezasının infazı koşulları arasında esaslı bir fark bulunmamaktadır. Tıbbi nedenler bulunduğunda doktor raporuna bağlı olarak AMH hükümlüsüne refakatçi olanağı tanınmalıdır. AYM, tek kolu olmayan AMH hükümlüsünün, tutulduğu kurumda yerine getiremediği günlük öz bakım ihtiyaçlarını (giyinme, yıkanma vs.) sağlık raporuna rağmen kendi başına yapmak zorunda kalmasını kötü muamele yasağını ihlal olarak yorumlamıştır (AYM, Ersan Nazlier, 15/19917, 3.6.20).
ç) Günde Belli Süre Dışında Açık Havaya Çıkamama ve Spor Yapamama
AMH hükümlüsüne, günde 1 saat açık havaya çıkma ve spor yapma hakkı tanınır (İK m. 25/1-b). Maddede havalandırma saatinin parçalara bölünerek kullanılması engellenmemiştir. AMH hükümlüsünün zaten kısıtlı olan hak kullanımı, havalandırma saatiyle kesişen diğer aktivitelerle daha da işlevsiz hâle getirilmemelidir. Risk ve güvenlik gerekleri ile iyileştirme ve eğitim çalışmalarında gösterdiği gayret ve iyi hâle göre; hükümlünün, açık havaya çıkma ve spor yapma süresi uzatılabilir (İK m. 25/1-c). Kaldırılmamış disiplin cezası bulunmayan ve İK m. 89’te gösterilen kriterleri taşıyan kişi iyi hâlli sayılır. Hükümlünün iyi hâlliliğini kaybetmesi veya gayretini yitirmesi hâlinde, İGK, pekâlâ infaz rejimine ilişkin iyileştirme kararını yeniden gözden geçirebilir. CPT’ye göre ise, AMH hükümlüsü spor aktivitesi rejimine, normalde diğer h/t’lerle ve mümkün olduğunca tam bir erişime sahip olmalıdır.
d) Belirli Faaliyetlerden Yararlandırılmama
AMH hükümlüsü, kurum iç yönergesinde belirtilenler dışında herhangi bir spor ve iyileştirme faaliyetine katılamaz (İK m. 25/1-h); yaşadığı yerin olanak verdiği ve İGK’nın uygun göreceği bir sanat veya meslek etkinliğini yürütebilir (İK m. 25/1-d). Buna meslek edindirme amaçlı kurslar örnek gösterilebilir. 45/1 s. Genelge “Ortak Etkinlikler” başlıklı 3. Bölümde yer alan m. 13 hükmü, hükümlülerin haftada 10 saat bir araya gelip sohbet etmelerine imkân tanımaktadır. AMH hükümlülerinin, kendi ceza grubundan hükümlülerle bu haktan İK m. 25/1-c’deki istisna söz konusu olduğunda yararlanmaları mümkündür. Bunun yanında 46/1 s. Genelge “YG Kapalı İnfaz Kurumlarında Eğitim-Öğretim Çalışmaları, Sosyal-Kültürel ve Sportif Faaliyetlere İlişkin Esaslar” başlıklı m. 2/a’da, AMH hükümlülerinin, öncelikle bireyselleştirilmiş eğitim-öğretim, sosyal-kültürel ve sportif programlardan faydalandırılacakları, uygulanan programlar sonucunda gösterdiği gayret ve iyi hâle göre, İGK kararıyla sadece kendileriyle aynı ünitede kalan hükümlülerle birlikte grup hâlinde eğitim-öğretim, sosyal-kültürel ve sportif faaliyetlerden yararlandırılacakları hükme bağlanmıştır. Oysa CPT’ye göre, AMH hükümlüsü, aktiviteler (iş, eğitim, spor, sosyal ve kültürel gibi) rejimine, normalde diğer h/t’lerle ve mümkün olduğunca tam bir erişime sahip olmalıdır.
AMH hükümlüsü, iyi halli olup olmadığına bakılmaksızın, iç veya dış kantinden tv, radyo, kitap ve gazete satın alabilir. Kurum kütüphanesinden ücretsiz yararlanabilir.
e) Ziyaret Hakkını Kısıtlı Kullanma
Normal h/t’lere ayda 3 kez kapalı 1 kez açık görüş hakkı tanınmışken, AMH hükümlüsü için ayda 1 kez açık 1 kez kapalı görüş öngörülmüştür (İK m. 25/1-f; Ziy. Yön. m. 5/1-f, 12, 15). AMH hükümlüsünü; eşi, altsoy ve üstsoyu (çocukları, torunları, torunlarının çocukları, annesi, babası, büyükannesi, büyükbabası, büyükannesi ve büyükbabasının anne ve babaları), kardeşleri ve vasisi, belirlenen gün, saat ve koşullar içerisinde 15 günlük aralıklarla ve günde 1 saati geçmemek üzere ziyaret edebilirler (İK m. 25/1-f). AMH hükümlüsünün 3 arkadaş görüşçüsü belirleme ve teyze, amca, dayı, hala gibi diğer yakınları tarafından ziyaret edilme hakkı yoktur. AYM, eşi ve çocuğu olmayan, öz babası ve annesi de vefat eden AMH hükümlüsünün aynı zamanda öz amcası olan üvey babası ile açık ve kap. görüş talebinin ziyaret hakkı bulunan kişiler arasında üvey baba ibaresi yer almadığından bahisle reddedilmesine yönelik başvuruda, aile hayatı anlamındaki bağı geniş yorumlamış, Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik (Ziy. Yön.) m. 11 ile ziyaret hakkına getirilen kısıtlamanın İK m. 25/1-f ve mül. İnf. Tüz. m. 47/1-f, 126/3’de yer almadığını belirterek, aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir (Yaşar İnce, 16/1750, 10.12.19).
Ziy. Yön. m. 9/4 uyarınca AMH hükümlüsünün m. 11’de belirtilen yakınlarının belirlenen gün ve saatler dışındaki ziyaretleri ile m. 11’de sayılamayan kişilerin ziyaretlerine, makul sebep bulunması halinde dahi CBS tarafından izin verilemez (Erdoğan, ’16, 462; Akkaya, ’21, 29). İK m. 25/1-f’de yer almayan bu sınırlamaya Ziy. Yön. m. 9/4’te yer verilmesi eleştiriye açıktır. Gerçekten AMH hükümlüsünü ziyaret hakkı bulunan kişilerin, kurum tarafından belirlenen günlerde kuruma gelmelerinin herhangi bir sebeple mümkün olamadığı hallerde hem hükümlü hem de yakınlarının mağduriyetine neden olmaktadır (Aydınoğlu-Yusufoğlu, ’18, 95). CPT’ye göre, AMH hükümlüsünün ailesi ve diğer yakınları ile iletişimine hiçbir ek kısıtlama getirilmemelidir. AİHM, yalnızca AMH’ye mahkûm edilmiş olmayı, ziyaret hakkına getirilen aşırı sınırlamalar için yeterli gerekçe kabul etmemektedir. Mah, Trosin v. Ukrayna (39758/05, 23.2.12) kararında AMH hükümlüsünün, mevcut düzenlemelerin herhangi bir esneklik taşımaması nedeniyle yalnızca 6 ayda bir ailesinden 3 kişiyle görüşmesine izin verilmesini ihlal olarak değerlendirmiştir.
Ziy. Yön. m. 12’de yer alan AMH cezasının infazı sırasında kap. görüşte uygulanan hükümlünün ziyaretçileriyle teker teker görüştürülmesine ilişkin hükme benzer düzenleme açık görüş bakımından öngörülmediğinden, açık görüşte hükümlü tüm ziyaretçileriyle aynı anda görüşebilir (Y. 1. CD, 8.4.19, 19/331, 19/2121; Y. 1. CD, 1.4.19, 18/2210, 19/1958). Söz konusu içtihada kadar devam eden uygulama, 1 saatlik görüş hakkının birden çok kişiye bölünerek icrası gibi adaletsiz sonuca yol açtığı için eleştirilmekteydi.
AMH hükümlüsü, adli ve terör ayırımı olmaksızın, Ödül Yön. gereğince belli şatları karşılamaları hâlinde eş ve aile ile görüşme, kullanmadığı ziyaret haklarını daha sonra kullanma ve kap. ziyaret yerine açık ziyaret yapma ödüllerinden yararlanabilir.
f) Telefon Görüşünden Sınırlı Yararlanma
Genel popülasyona dâhil h/t’ler her hafta 10 dakika yakınlarıyla telefon aracılığıyla konuşabilirken, AMH hükümlüsü, kurum İGK’nın uygun gördüğü hâllerde ve 15 günde bir kez olmak üzere eşi, altsoy ve üstsoyu, kardeşleri ve vasisiyle, süresi 10 dakikayı geçmemek üzere telefonla görüntülü değil sadece sesli haberleşebilir (İK m. 25/1-e; İY m. 74/2-j). Hükümlü ve Tutukluların Ödüllendirilmesi Hakkında Yön. (Ödül Yön.) m. 22/2 uyarınca AMH hükümlüsünün (adli veya terör), belli kriterleri karşılaması şartıyla telefon görüşme sayı veya süresinin arttırılması ödülünden yararlanabilmesi önünde engel yoktur.
g) Kurum Dışında Çalıştırılmama
AMH hükümlüsü, diğer hükümlülerden farklı olarak hiçbir şekilde kurum dışında çalıştırılamaz (İK m. 25/1-g). Bu hükümlülerin kurum bünyesindeki iş kollarında çalıştırılmalarını engelleyen düzenleme bulunmamakla birlikte, uygulamada çalışma taleplerinin hemen tamamının reddedildiği görülmektedir. Bunun nedeni İyi Hâl Yön. m. 29/1’de, AMH’ye hükümlü olanlar hariç diğer hükümlülerin kurum iç hizmetlerinde veya mevcut işkollarında İK m. 30 ve 31’de belirtilen esaslara göre çalıştırılabileceklerinin hükme bağlanmış olmasıdır.
ğ) İzinden Yararlandırılmama
AMH hükümlüsünün mazeret izni (İK m. 94), özel izin (İK m. 95) ve iş arama izni (İK m. 96) kullanmalarına izin verilmez (İK m. 25/1-g; m. 93/1, m. 94/2).
h) Açık Kuruma Ayrılamama
AMH hükümlüsü, açık kuruma ayrılamaz (Açık Yön. m. 8/1-a). İK m. 105/A’da düzenlenen DS tedbirinden yararlanmanın ön koşulu açık kuruma ayrılma olduğuna ve AMH hükümlüsü açık kuruma ayrılamadığına göre, pek tabii DS’ye de ayrılamaz.
ı) Cezanın İnfazına Ara Verememe
AMH cezasının infazına hiçbir surette ara verilemez (İK m. 25/1-ı). İnfaz kurumunda kalmaması gereken hükümlünün sırf AMH ile cezalandırıldığı gerekçesiyle tahliyesinin önüne geçilmesi, ölümcül sonuçlar doğurucu niteliktedir.
Yrg’a göre, İK m. 25/1-(ı) hükmü, infaza ara verilme yönünden İK m. 16/1 ve TCK m. 57 hükümlerine getirilen bir istisna niteliği taşımamaktadır. Bu itibarla, akıl hastalığına yakalanan hükümlünün AMH cezasının İK m. 16/1 uyarınca ertelenmesine ve iyileşinceye kadar TCK m. 57’de belirtilen sağlık kurumunda koruma ve tedavi altına alınmasına karar verilebilir (Y. 9. CD, 12.7.06, 06/3324, 06/4240). Fakat bu görüş doktrinde eleştirilmiştir (Kamer, ’07, 8; Güzel, ’16, 184).
i) YG Mahkûm Koğuşunda Tedavi Olma
AMH hükümlüsü hakkında uygulanacak tüm sağlık tedbirleri, tıbbî tetkik ve zorunluluklar hariç infaz kurumlarında, mümkün olmadığı takdirde tam teşekküllü D. H. ya da Ünv. H.’lerinin tek kişilik ve YG mahkûm koğuşlarında uygulanır (İK m. 25/1-ı).
C. CPT’NIN AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET HAPIS CEZASININ İNFAZI REJİMİNE BAKIŞI
İK m. 25’te AMH cezasının infaz koşulları son derece ağır şekilde düzenlenmiştir. Bu ceza, suçluyu ıslah etme amacından yoksun ve umutsuzluğa sevk etmekten öte adeta yaşamını elinden alır niteliktedir (Taşkın, ’14, 32). Doktrinde, 30 yıl tek başına kapatılan kişinin salıverildikten sonra topluma uyum sağlamasının mümkün olmadığı, bu nedenle AMH cezasına mahkûm olan kişinin cezasının belli bir kısmının hücrede, kalanının ise toplu olarak infaz edilmesinin daha uygun olacağı ileri sürülmüştür (Artuk-Alşahin, ’16, 183-185; Karakaş Doğan, ’10, 163). CPT, belirsiz süreli cezanın tabiatı gereği hükümlü üzerinde ruhsal baskı yarattığını vurgulamakta; münferit olarak oluşturdukları veya oluşturmadıkları risk dikkate alınmadan aynı tür mahkûmiyeti bulunan bütün hükümlülere ayırım yapılmaksızın kısıtlamalar uygulanmasını doğru bulmamaktadır. CPT’ye göre, uzun süreli cezaya mahkûm h/t’lerle ilgili uygulamalar, olumsuz etkilerini olumlu ve proaktif şekilde telafi etmeye yönelik olmalıdır. AMH hükümlüsü diğer hükümlülerden daha tehlikeli olmayabilir. Tecrübeler; kurumda uzun yıllar olumsuz muameleye maruz kalması, aile ve dış dünyadaki arkadaşlar ile iletişimi sürdürme hakkının sınırlandırılması, tahliye ve sonrasında toplumla bütünleşmenin planlanmamasının hükümlünün dış dünyada hayatını sürdürebilme beceresini ciddi şekilde azalttığını göstermiştir. Bu itibarla, AMH hükümlülerine olan yaklaşım diğer h/t’lere karşı yaklaşım ile aynı olmalı ve şu hususları içermelidir: Hükümlünün bireysel durumunu detaylı değerlendirmeli; risk yönetimini kapsayan, bireysel ihtiyaçları göz önünde bulunduran ve diğerleri için gerekli düzeyde güvenlik tesis ederken uzun vadede yeniden suç işleme olasılığını azaltmaya yönelik bir ceza infaz planı içermeli; güvenlik önlemlerini düzenli bir şekilde gözden geçirmelidir. Amaç bütün tehlikeli hükümlüler için olduğu gibi tehlikelilik seviyesini uygun müdahaleler ile azaltmak ve onların normal şartlara bir an önce dönmesini sağlamak olmalıdır. Özetle CPT, tecrit rejiminin, verilen ceza türünün otomatik bir sonucu olarak değil, bireysel risk analizine dayanması gerektiği görüşündedir. Bunun yolu da, ceza planlamalarının, diğerlerine ilaveten kurumda geçirilen zamanın bir amaca yönelik kullanılmasını ve tahliye sonrasında toplumla yeniden bütünleşmede başarı şansının artırılmasını sağlayan iş, eğitim, mesleki eğitim ve diğer faaliyetlere katılım” ve “uzun süreli hapsin zararlı etkilerini önlemek ya da azaltmak için boş zaman faaliyetleri ve diğer aktivitelere katılım” konularında sistematik bir yaklaşım sağlamak amacıyla kullanılmasıdır. Nitekim müebbet ve diğer uzun süreli ceza alan hükümlülerin idaresine ilişkin R (03) 23 s. TK Ek. m. 4/a’da yer alan “Hapsedilmenin zararlı etkilerini azaltmak ve dış toplumun güvenliğini güvence altına almayı amaçlayan koşullar altında mahkûmların topluma yeniden katılmalarını desteklemek için ömür boyu hapse mahkûm olanlar dâhil tüm mahkûmlar, kanunen şartlı tahliyeden yararlanabilmelidirler.” hükmü de bu görüşü destekleyici niteliktedir. Amaca yönelik faaliyetleri içeren bir rejimin (grup birlikteliği dâhil) sağlanması kurum içerisindeki “dinamik güvenliği” güçlendirecektir. Altında yatan felsefeyi kusurlu bulan CPT, İK m. 25 hükmünün yukarıda zikredilen ilkeler ışığında tamamen gözden geçirilerek düzeltilmesi çağrısını yinelemektedir. Türk Hükümeti, AMH hükümlülerine yönelik faaliyetlerin sayısı ve kapsamının genişletilmesine yönelik gayretlerin devam ettiğini müteaddit kez bildirmiştir.
Ç. AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET HAPIS CEZASININ İNFAZI REJİMİNİN KÖTÜ MUAMELE YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ
Şartlı tahliye hükümlerinin uygulanması mümkün AMH cezasının infazı rejimine ilişkin içtihatlarının aynı paralelde olduğu gözlenen AİHM ve AYM’ye göre, disiplinin sağlanması, güvenlik gerekçesi veya ayrı tutulan kişiyi diğerlerinden korumak kaygısıyla h/t’nin hücreye konulması mümkündür (AİHM, Csüllög v. Macaristan, 30042/08, 7.6.11; AYM, Ahmet Yeter, 14/5100, 16.2.17). Bu durum tek başına AY m. 17/3’e aykırılık oluşturmaz. İnfazın yöntemi ve infaz sürecindeki davranışların AY m. 17/3 kapsamına girebilmesi için, her somut olayın kendi özelinde asgari bir ağırlık derecesine ulaşmış olması aranır (AİHM, Piechowicz v. Polonya, 20071/07, 17.4.12; AYM, Turan Günana, 13/3550, 19.11.14). Değerlendirmede; muamelenin süresi, fiziksel ve ruhsal etkileri ile mağdurun cinsiyeti, yaşı ve sağlık durumu gibi faktörler önem taşır (AYM, Tahir Canan, 12/969, 18.9.13). Somut olaya ilişkin iddialarla birlikte kurumda tutulma koşulları bir bütün olarak gözetilir ve bu kapsamda önlemlerin şiddeti, süresi, amacı ve kişi üzerindeki etkisi birlikte irdelenir (AİHM, Van der Ven v. Hollanda, 50901/99, 4.2.03; AYM, Kadir Gülcü, 16/59359, 28.1.20). AYM, AMH hükümlülerinin tekli odada barındırmaları, havalandırma bahçelerinin üzerine fens teli çekilmesi, havalandırma hakkından günde 1 saat tek başına yararlandırılmaları şeklindeki tutulma koşullarına yönelik şikâyetleri genellikle kabul edilemez bulmaktadır (AYM, Muzaffer Düzenli, 17/3196, 10.11.21; AYM, Nesip Tarım, 17/18634, 18.11.20).
Şartlı tahliyenin söz konusu olmadığı (ömür boyu infaz) AMH cezası, hükümlüye kişiliğini geliştirme (rehabilite olma) ve özgürlüğünü tekrar talep edebilme olanağını başından beri tanımamaktadır. Hükümlü ne yaparsa yapsın, ne kadar ilerleme kaydederse etsin, suçunu telafi etme şansı bulamayacaktır (Dönmezer, ’02, 7; Kıdıl, ’18, 58). AİHM’in aksine AYM, koşullu salıverilme hükümleri uygulanmayan MAH cezasına ilişkin başvurulara yönelik birbirine koşut kararlarda, AİSH m. 3 ve AY m. 17’deki ihlal olgusunu esas girer nitelikte değerlendirmekten kaçınmaktadır (AYM, Abdulselam Tutal ve Diğ, 13/2319, 8.4.15; Burak Çileli, 13/2541, 9.9.15; Burhanettin Yalçın, 13/2578, 8.9.15; Aynur Avyüzen, 14/784, 27.10.16; Veli Özdemir, 14/785, 27.10.16). AYM’nin adil yargılanma hakkına yönelik ihlal tespitinde bulunup ihlal sonucunun giderilmesi için dosyayı ilk der. mah.’ne göndermesi, ölünceye kadar infazın söz konusu olduğu AMH hükümlüsünün AİHS m. 3 ve AY m. 17’den doğan ihlal olgusunu telafi etmemesi bakımından eleştiriye açıktır (Yetkin, ’19, 251). AİHM, infazın devam etmesi için meşru bir sebebin varlığını araştıracak ve kişinin tahliyesine karar verebilecek bir mekanizmanın (usulü güvencenin) öngörülmediği hâllerde, şartlı tahliye olanağı olmayan AMH cezasının tek başına hak ihlali oluşturacağı yönünde yerleşik içtihat oluşturmuştur (AİHM, Vinter ve Diğ. v. Birleşik Krallık, 66069/09, 130/10 ve 3896/10, 9.7.13; Murray v. Hollanda, 10511/10, 10.12.13; A. Öcalan v. Türkiye, 24069/03, 197/04, 6201/06, 10464/07, 18.3.14; Boltan v. Türkiye, 33056/16, 12.2.19). Sağlık nedeniyle salıverme, af ya da Cumhurbaşkanı affı, AİHS m. 3’e uygun salıverilme umudu olarak değerlendirilemez (AİHM, Kaytan v. Türkiye, 27422/05, 15.9.15; Gurban v. Türkiye, 4947/04, 15.12.15; A. Öcalan v. Türkiye, 24069/03, 197/04, 6201/06, 10464/07, 18.3.14). En ağır cezanın, yaşamla bağını kopardığı hükümlüye deyim yerindeyse çekincesiz tüm suçları işleyebilme özgürlüğü tanıması, her şeyden önce onun özel önleme amacıyla çelişmektedir. AİHM’in Vinter ve Diğ. v. Birleşik Krallık (66069/09, 130/10 ve 3896/10, 9.7.13) kararının başvurucusu Douglas Vinter’in şu satırları, aslında serbest bırakılma ümidi olmayan bir cezanın en zayıf noktasını gözler önüne sermesi bakımından dikkat çekicidir: “Hapishanede ölümcül olmayan bir bıçaklamaya karıştım. Bu kadar ciddi bir suçu ne kadar kolay yazabiliyorum değil mi? Çünkü bana ömür boyu hapis cezası verildiğinde, ne kadar ağır olursa olsun tüm kanunları çiğneyebileceğim görünmez bir yetki de verildi. Artık kanun bana dokunamaz! Hapishane müdürüne, soruşturma için para harcamamasını, sadece koleksiyonum için bir müebbet daha vermesini söyledim.” Bu itibarla, AMH hükümlülerine, Roma St. m. 110/3’te belirtildiği ve birçok ülkede uygulandığı gibi en azından azami 25 yılın bitiminde tahliye şartlarının yeniden gözden geçirilmesi yolunun açılması gerektiği fikrindeyiz. Nitekim en yakın tarihli örnek olarak Litvanya, AİHM içtihatlarıyla bağdaşmayan mevzuatında değişikliğe gitmiştir. Aksi takdirde AİHS m. 46 ve Av. Kon. St. m. 8 uyarınca yaptırımla karşılaşılması olası görünmektedir.
AİHM, iç hukuk yollarının tüketilmesi kuralı gereğince AYM’ye bireysel başvuruda bulunmamış olmasını kabul edilemezlik nedeni saymaktadır (Tekin ve Baysal v. Türkiye, 40192/10 – 8051/12, 17.1.19; Gömi v. Türkiye, 38704/11, 19.2.19). AİHM’in, bireysel başvuru yolunun tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemezlik kararları vermesi, yakın dönemde AYM’nin umut hakkına dair kararlar vereceğinin habercisi olarak yorumlanabilir (Yetkin, ’19, 252).
Prof. Dr. Çetin ARSLAN
C. S. Murat KAYANÇİÇEK
KAYNAKÇA
Akkaya, Çetin, Cezaların İnfazı ve İnfaz Hukuku, 8. Bs, Adalet Y, Ank. ’21, s. 29; Erdoğan, Oktay, İnfaz Hukuku, 2. Bs, Adalet Y, Ank. ’16.
Artuk, Mehmet Emin/ Alşahin, Mehmet Emin, Hapis Cezasının ve Cezaevlerinin Tarihi Gelişimi, MÜHFHAD, C: 21, S: 2, Oc. ’16.
Aydınoğlu, İdil/ Yusufoğlu, Ezgi, Türkiye’de Ağırlaştırılmış Müebbet Hükümlüsü Mahpus Olmak, 2. Bs, CİSST Y, İst. ’18.
Dönmezer, Sulhi, CGTİK Ön Tasarısının Temel Niteliği ve Kapsamı, GsÜHFD, Y: 1, S: 2, Tem-Ar. ’02.
Güzel, Selim, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı ile Kalem Hizmetleri, Legal Y, İst. ’16.
Kamer, Vehbi Kadri, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı, 2. Bs, Adalet Y, Ank. ’07.
Karakaş Doğan, Fatma, Cezanın Amacı ve Hapis Cezası, Legal Y, İst. ’10.
Kıdıl, Fahrettin, Cezalandırmanın Amacı ve “Umut Hakkı” Bağlamında Koşullu Salıverilme Yasakları, TBBD, Y: 31, S: 138, Ey-Ekm. ’18.
Taşkın, Ozan Ercan, AİHM Kararları Işığında Müebbet Hapis Cezasının Bugünü ve Geleceği, BÜHFD, S: 121-122, Eyl-Ekm ’14.
Yetkin, Erdi, Vinter ve Diğerleri v. Birleşik Krallık Davasından Günümüze İndirilemez Müebbet Hapis Cezası ve Umut Hakkı, İzBD, Y: 84, S: 3, Ey. ’19.